In addition to climate change, which has been the subject of academic and political studies in recent years, the COVID-19 epidemic and the war between Russia and Ukraine caused the food security problem to be discussed in the world. In 2022, there has been a rapid increase in food prices worldwide, food supply security in many parts of the world, and self-sufficiency problems, especially in grain. In this context, the World Trade Organization (WTO) policies regarding government interventions for agricultural products and inputs should also be discussed. While the WTO Agriculture Agreement policies, which bring regulations regarding internal support, offer advantages to developed countries and multinational companies, they increase the vulnerability of developing countries, especially in terms of local development. In this study, developments in agriculture in Turkey and Russia, which have become more and more economic partners with the influence of conjuncture and geography in recent years, are examined within the framework of the Third Food Regime rules and commercial relations. The relations between the two countries were evaluated from this perspective. According to the current food regime, Turkey is mainly a producer and exporter in the production of labor-intensive vegetables and fruits that cannot be stocked and have a short storage and shelf life. It is an importer of storable grain, feed and oilseeds and animal products. Although the agricultural trade balance gives a surplus, this division of labor in agriculture poses a risk for Turkey in the future, not only in terms of supply security and dependence on imports, but also in terms of sustainable development.
Son yıllarda akademik ve siyasi çalışmalara konu olan iklim değişikliği yanında COVID-19 pandemisi ve Rusya-Ukrayna arasındaki savaş, dünyada gıda güvenliği sorununun tartışılmasına neden olmaktadır. 2022’de dünya çapında gıda fiyatlarında hızlı bir artış ve başta tahıl olmak üzere dünyanın birçok yerinde gıda arz kıtlığı ve kendi kendine yeterlilikte sıkıntılar görülmüştür. Bu çerçevede Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) tarımsal ürün ve girdiler üzerinde devlet müdahalelerine yönelik politikaları da tartışmaya açılması gerekmektedir. İç destekler konusunda düzenlemeler getiren DTÖ Tarım Anlaşması politikaları, gelişmiş ülkelere ve çok uluslu şirketlere avantajlar sunarken, gelişmekte olan ülkelerin başta yerel kalkınmaları olmak üzere kırılganlıklarını artırmaktadır. Bu çalışmada, son yıllarda konjonktürün ve coğrafyanın etkisi ile giderek daha fazla ekonomik ortak haline gelen Türkiye ve Rusya’daki tarımsal alandaki gelişmeler Üçüncü Gıda Rejimi kuralları çerçevesinde analiz edilmiş ve iki ülke arasındaki ticari ilişkiler bu açıdan değerlendirilmiştir. Türkiye, mevcut gıda rejimine göre, ağırlıklı olarak nispeten stoklanamayan, depolama ve raf ömrü kısa olan emek yoğun sebze ve meyve üretiminde üretici ve ihracatçı iken sermeye yoğun hububat, hayvan yemi ve yağlı tohumlarda ise ithalatçı konumundadır. Her ne kadar tarımsal ticaret dengesi fazla veriyor olsa da tarımdaki bu iş bölümü gelecekte Türkiye açısından arz güvenliği ve ithalata bağımlılık yanında sürdürülebilir kalkınma için de riskler barındırmaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Economics |
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Publication Date | March 31, 2023 |
Acceptance Date | March 31, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 |