Abstract
Beauvoir İkinci Cinsiyet adlı eserinde kadınların, tutsak olma durumlarını çoğu kez kendilerinin pekiştirdiğini savunur. Kadın, kendisinin özgür olmasını engelleyen konumda, aslında bir suç ortağı olmaktadır. Fakat Beauvoir’ın bu savunusunu tek başına okumak, kadının suç ortaklığı konumunda nasıl aktif olarak yer aldığını ve burada neden kaldığını yeterince açıklayamamaktadır. Beauvoir’ı, Sartre ve Hegel’den ziyade Heidegger ile birlikte okumanın kadının ikincil konumda kalışına dair önemli açılımlar sağlayabileceği düşünülmektedir. Bu makalenin amacı, Beauvoir’ın suç ortaklığına dair açıklamalarını, Heidegger’in Varlık felsefesi ile birlikte okuyarak serimlemek ve kadını, suç ortaklığından ‘Mitsein’ alanında yaratacağı kendine ait bir dilin ve bu dile ilişkin bilincin kurtarabileceğini göstermektir. Bu bağlamda, Beauvoir ve Heidegger’in düşüncelerini birlikte okuyarak sentezlemenin, kadının varoluşunun olanağının koşulunu ortaya koymak bakımından literatüre katkı sağlayacağı düşünülmektedir.