Abstract
İki bin beş yüz yılı aşkın süredir var olan Ankara, Anadolu topraklarının en eski yerleşim yerlerinden biridir. Milli mücadele yıllarına gelene kadar çevresindeki savaşlara uzaktan bakmış, Kurtuluş Savaşı’na ve Cumhuriyet’in ilanına yakından şahitlik etmiş, hürriyet ve istikbal mücadelesini bizzat yaşamıştır. O yıllarda Ankara, ülke topraklarının kaderini değiştiren önemli olaylara ev sahipliği yapmıştır. Stratejik konumu, telgraf ve demiryolları ağı ile düşman işgali altında olan yerlere yakınlığı, şehrin güvenli bir yere kurulduğunu göstermekteydi. 27 Aralık 1919’da Gazi Paşa’nın Dikmen sırtlarından Ankara’ya gelmesiyle şehir, millî mücadelenin kalbi olmuştur. 1923’te yeni devletin -Türkiye Cumhuriyeti’nin- başkenti olan bu küçük taşra kasabası, bir harekatın bedeni ve büyük bir fikrin sembolüdür. Ankara’nın siyasal karargâh olmasının yanında bütün bu yaşananlarla beraber, şehrin edebî hayatta da etkin bir rol oynadığını görmekteyiz. Anadolu’nun ortasında çorak, bakımsız, küçük bir taşra kasabası olan şehir, millî mücadele romanlarına büyük ölçüde kaynaklık etmiştir. Bu dönemde yazarlarımız, ölüm kalım mücadelesi veren Türk milletine moral olmuş, cephe gerisindeki Türk askerine yazılarıyla destek olmuşlardır.
Bu çalışmamızda Ankara’nın millî mücadele yıllarındaki durumu seçtiğimiz eserler üzerinden tasvir edilerek incelenecektir. Çalışmamıza kaynak edecek olan eserler ise Halide Edip Adıvar- Türk’ün Ateşle İmtihanı, Yakup Kadri Karaosmanoğlu-Ankara, Aka Gündüz - Dikmen Yıldızı olarak belirlenmiştir.