Bu incelemede Ermenistan’ın iç ve dış dinamiklerinde ve Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde Ocak-Nisan 2021 ayları arasındaki gelişmeler ele alınmaktadır. İncelediğimiz dönem, 1992 yılında tarihinde ikinci kez (Ermeni siyasetçilere göre, Sovyet dönemi de hesaba katılarak üçüncü kez) bağımsız olan Ermenistan devletinin bir savaş yürüttüğü, bir yenilgi katlandığı ve ciddi bir iç karışıklık ile istikrarsızlık maruz bir zaman dilimi olarak tarihe geçmiştir. Bu dönemde Ermenistan yönetimi; bölgesel işbirliğini esas alan, gerçekçi ve barışçı bir politika ile diasporanın, Apostolik Kilisenin ve Batılı yandaşlarının baskısı ve teşvikiyle, hayalperest ve rövanşist bir strateji benimseme arasında yalpalamıştır. Karabağ yenilgisi Rusya’ya olan bağımlılığını daha da arttırmış, Ermenistan’ın Batı ile Rusya arasında ikili oynama marjını daraltmıştır. Savaş ve ateşkes anlaşmasının Karabağ’ın Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü içinde yer aldığını kanıtlamasına, statü konusunun münhasıran Karabağ’da yaşayan Ermeni azınlığa tanınacak haklara inhisar ettiğini göstermesine rağmen, Ermenistan Batı ile temaslarında Karabağ üzerinde hak iddia etme girişimlerini sürdürmüştür. Türkiye ile ilişkiler konusunda da stratejik ikilem ve yalpalama devam etmiş, Türkiye bir yandan düşman olarak tanımlanırken, diğer taraftan bölgesel işbirliği ve komşuluk ilişkilerinin nasıl geliştirilebileceği arayışı gündeme gelmiştir.
Paşinyan Ayvazyan Putin Lavrov Ateşkes Antlaşması Ulaşım Koridoları
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Siyaset Bilimi |
Bölüm | Editoryal |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Nisan 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: 68 |