Diplomatic relations between the Republic of Turkey and the State of Israel are at an historic low. Though the trajectory of the relationship over the last half century is characterized by consistent fluctuations, never has the shift been so steep and so sudden. Although the "flotilla crisis" (Mavi Marmara) of May / June 2010, when Israel did a tragic mistake by targeting Turkish civilians, was the catalyst for the breakdown in relations, a nuanced understanding of Turkish foreign policy development will demonstrate that diplomatic bifurcation was inevitable. This paper will make the case that the rise of Foreign Minister Ahmet Davutoğlu, and his unique foreign policy paradigm, which this paper describes as the Davutoğlu doctrine, is an important factor in the reorientation of the Turkish foreign policy within the dramatic reorientation due to identity debates which caused an extraordinary shift in the Turkish – Israeli relations.
Türkiye Cumhuriyeti ve İsrail Devleti arasındaki diplomatik ilişkiler tarihsel bir düşüş
yaşamaktadır. Söz konusu ilişkilerin seyri yaklaşık yarım yüzyıldır sürekli dalgalanmalar
gösteren bir nitelikte olsa da, ilişkilerde yaşanan önceki düşüşlerin günümüzde yaşandığı
denli hızlı ve kesin olduğunu söylemek güçtür. Her ne kadar İsrail’in ilişkiler açısından
trajik bir hata yaparak sivilleri hedef aldığı Mayıs / Haziran 2010’da vuku bulan Mavi
Marmara krizi bu hususta bir katalizör görevi görmüş olsa da, Türk dış politikasında
yaşanan yol ayrımları ilişkilerdeki gerilemenin kaçınılmaz olduğuna işaret edebilmektedir.
Bu makale, Türk – İsrail ilişkilerinin son dönemdeki seyrini Dışişleri Bakanı Prof. Ahmet
Davutoğlu’nun ismi ile anılan Davutoğlu Doktrini’nin kimlik temelli okumaları ve Türkiye
için öngördüğü bölgesel vizyon ile açıklamaya çalışmaktadır.
Davutoğlu doktrini Mavi Marmara Arap Baharı Türk – İsrail İlişkileri
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Temmuz 2012 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2012 |