Soğuk Savaş sonrası dönemde ABD’nin realist kuramın ilkeleri doğrultusunda aldığı kararlar pozitivist geleneğe dönüş vurgusu yaparken, Çin’in uluslararası sistem içerisinde yürüttüğü akıllı güç politikaları post-pozitivist geleneği ön plana çıkarmaktadır. Soğuk Savaş sonrası dönemde iki kutuplu dünya düzeninin sona ermesi sonucunda Amerikan yönetimi belirli bir süre sistem içerisindeki üstünlüğünü devam ettirse de 9/11 terör olayları sonucunda yaşanan siyasi kriz ve 2008 küresel mali kriz sonucunda sistem içerisindeki hegemonyası daha yüksek sesle sorgulanmaya başlanmıştır. Amerika’nın sistem içerisindeki gerileyişi rakip güç olan Çin’in ikame güç olabileceği yönündeki söylemleri arttırmıştır. Çin’in 2000’li yıllardan itibaren süreklilik gösteren yükselişi, sistem içerisinde daha belirgin rol oynamasına yol açmıştır. Bu çalışma da, uluslararası ilişkilerde hegemonya olgusu ele alınarak, uluslararası sistem içerisinde gücün dönüşümü Realist ve Neo- Gramsiyan hegemonya kavramı çerçevesinde ABD ve Çin rekabeti temellinde incelenecektir. Çalışmanın ana sorunu olan Çin’in artan ekonomik ve sosyo politik gücünün sistem üzerinde dönüşüm etkisi yaratacağı argümanını Neo-Gramsiyan hegemonyaya kavramı çerçevede analiz etmektedir.
çin amerika uluslararası sistem hegemonya gramsiyan hegemonya
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Aralık 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 12 Sayı: 2 |