Özet
Hallâc-ı Mansûr; tarihte, tasavvuf kültüründe,
sanatta, edebiyatta ve şiirde önemli yeri olan sembol bir kişiliktir. İslâmiyet’i
kabulden sonra Türklerin medrese ve tasavvufla tanışmasıyla dîvân edebiyatımız
gelişti. Böylece, İslâm medeniyetinin yetiştirdiği birçok rûh ve mânâ büyüğü
gibi Hallâc-ı Mansûr da klasik edebiyatımızda işlenmeye başlandı. Seyyid
Nesîmî tarzında çılgınca bir coşkunluğu dillendiren şairler Hallâc-ı
Mansûr’u bir kahraman olarak görürken, Yûnus Emre gibi rûh dinginliğine
ermeyi ideal edinenler, onu, sadece bir kıyas unsuru olarak görmekteydi. Kimi
dîvân şairlerinde ise Hallâc-ı Mansûr, şiirde verilmek istenen mesajı
tamamlamada veya söz sanatını icra etmede yalnızca bir figür idi. Demek oluyor
ki dîvân şiirimizde Hallâc-ı Mansûr’u karşı üç farklı yaklaşımdan söz
etmek mümkün. Yakın zaman ve günümüz edebiyatında ise, Hallâc-ı Mansûr’un
daha seyrek, daha savruk bir biçimde konu edildiğini söyleyebiliriz. Yine de
onu ciddiye almak bakımından Necip Fazıl KISAKÜREK’i ve Asaf Halet
ÇELEBİ’yi özgün birer çıkış olarak değerlendirmek yanlış olmayacaktır. Bu
yazı, Hallâc-ı Mansûr’un klasik şiirimizdeki görüntüsü üzerine bir
tefekkürü hedeflemektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | MAKALELER |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Ağustos 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 1 Sayı: 1 |