İslamiyetten
sonraki Türk edebiyatında tasavvufun geniş bir etkisi olmuştur. Tasavvuf
halktan saraya kadar toplumun her kesimi üzerinde etkisini hissettirmiştir.
Halk için bir eğitim mektebi konumunda olan tekkelerde ve daha programlı
eğitimin verildiği medreselerde tasavvuf adeta her şeyin üzerine bina olunacağı
bir temel olarak görülmekteydi. Bu etkiyle ve böyle bir ortamda oluşturulmuş
olan tekke ve tasavvuf edebiyatı, Türk edebiyatı içerisinde uzun yıllar boyunca
kendini göstermiştir. Ortaya çıkışı birtakım buhranlara, sıkıntılara dayalı
olan tasavvuf, etkisini gösterdiği yüzyıllar boyunca insanların sığındığı bir
manevi liman gibi olmuştur. İnsan hayatını düzenleyen, kendine özgü davranış
biçimleri ortaya koyan ve belirli aşamalardan oluşan tasavvuf, en yoğun
görüldüğü tekkelerde, tarikatlarda, mürşitlerin ve müritlerin dillerinde ve
kalemlerinde insanları kendi sahasına davet eden bir edebiyatı da doğurmuştur
ve Ahmed Yesevi gibi pirlerin, Yunus Emre gibi dervişlerin öncülüğünde dikkat
çekici ve etkisi yüzyıllar boyunca sürecek olan bir saha oluşturmuştur. Ayrıca Klasik Türk Edebiyatında da yoğun bir
şekilde kendini göstermeye devam etmiştir. XVII.
ve XVIII. yüzyıllarda yaşamış olan ve Şeyh Mustafa olarak da anılan Kayserili mutasavvıf
şair Helvacızâde Sâdıkî Mustafa Efendi de manzumelerinde tasavvufi etkinin
oldukça fazla görüldüğü bir divan şairidir. Sâdıkî mahlaslı birçok şair
bulunması ve yazma eserlerde şairin adının tam olarak verilmemesi Helvacızâde
Sâdıkî’ye ait olan şiirlerin tespiti konusunda birtakım zorluklar ortaya
çıkartmaktadır. Çalışmamızda, Sâdıkî Mustafa Efendi’nin, Helvacızâde ve
Helvacıoğlu olarak da yazma eser mecmularında anıldığı tespit edilmiş ve onun
çeşitli yazma eserlerdeki yirmi adet manzumesinin metni ve tıpkıbasımları
verilmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | MAKALELER |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Ağustos 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 1 Sayı: 1 |