Kadın, insanoğlunun yaratılışından itibaren varlığını sürdürebilmek için doğanın ve yaşam şartlarının zorluklarına rağmen sürekli bir mücadele içinde olmuş; toplumdan topluma, dönemden döneme, kültürden kültüre değişmiş ve şekillenmiştir. Türk toplumunda da kadının hayatı; sosyo-kültürel, siyasal, ekonomik, dinî değişimlerin sonucunda önemli ölçüde değişikliğe uğramıştır.
İslâmiyet öncesi göçebelik devri ile İslamiyet’e geçiş döneminin kaynaklarında Türk kadını; evin direği, ailede ve devlet yönetiminde söz sahibi, kahraman, fedakâr bir eş ve annedir. Eşiyle birlikte ata biner, ok atar, kılıç kuşanır ve gerekli durumlarda düşmanla savaşır, zor durumlarda eşine öğütler verir.
XIII. Yüzyılın sonlarından XIX. yüzyılın ikinci yarısına kadar süren ve yerleşik medeniyet ile İslâm kültürünün etkisinde gelişen toplumun erkek egemenliğindeki edebiyatında kültür farklarının da etkisiyle kadının konumu değişmiş ve bu durum edebî eserlere yansımıştır.
Bu çalışmamızda göçebelik devrinde Dede Korkut Hikâyeleri’ndeki aktif kadın ile yerleşik medeniyette erkek egemenliği içinde gelişen klasik Türk edebiyatındaki pasif kadın karşılaştırılmış; kadınların konumu hakkındaki düşünceler ile kadından beklentiler, edebî eserlerden seçilen şiir örnekleriyle tespit edilmeye çalışılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | MAKALELER |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Şubat 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 4 Sayı: 1 |