Otoriter siyasetin yükselen trendi olan sağ popülist rejimler ve aşırı sağ, tüm ideolojiler gibi
cinsiyetlendirilmiştir ve cinsiyetçidir. Ancak gerek neoliberalizmin zorunlulukları gerekse de
otoriterleşmenin yeni versiyonunun demokrasi ile kurduğu girift ilişki, bu rejimlerin kadınlarla
kurduğu ilişkiyi baskı/zor ile sınırlamaz ve kadınlarla yakınlaşır. Yakınlaşmanın temelini kadın
haklarını araçsallaştırmakta bulan otoriter rejimler, kadınlara özellikle yönetimlerinin ilk
yıllarında belirli haklar tanır. Bu, otoriter siyasetin kadınlarla kurduğu yakınlığın ilk boyutudur.
İkinci boyut, bu siyasetin içinde yer alan ve sisteme entegre olmuş kadınlarla ilgilidir. Yeni
otoriterlikler, birçok kadını örgütlenmesinin içine alır; hatta çok sayıda kadın, bu siyasi
yapılanmalara liderlik eder. Otoriter siyasetin kadın haklarıyla kurduğu diğer yakınlaşma, aşırı
sağın ırkçı ve İslamofobik siyasasıyla kadınların haklarında kayıp yaşanacağına dair algı
üretmesinden doğar. Kimi feministlerin de destek verdiği bu yakınlaşma, literatürde
femonasyonalizm olarak adlandırılmaktadır. Bu makaleyle hedeflenen, günümüz otoriter
siyasetinin kadınlarla kurduğu ilişkilerin ve yakınlıkların farklı boyutlarına dikkat çekmek ve
cinsiyetçiliğin sadece anti-demokratik yollarla kurulmadığını vurgulamaktır.
Otoriter rejimler Popülizm Aşırı sağ Kadın hakları Femonasyonalizm
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kadın Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Şubat 2025 |
Gönderilme Tarihi | 15 Kasım 2024 |
Kabul Tarihi | 11 Şubat 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 6 Sayı: 1 |