Polonyalı yönetmen Krzysztof Kieślowski’nin Polonya televizyonu için çekmiş olduğu Dekalog dizisi, televizyon için üretilmiş filmlerde alışkın olduğumuz aynı karakterlerin bir filmden diğerine taşındığı epizodik bir yapı sunmaktan ziyade birbiriyle ilişkisiz karakterlerin hikâyelerinin bir tema etrafında şekillenmesinden meydana gelen bir döngü biçimindedir. Diziye esin kaynağı olan On Emir, her bir hikâyede On Emir ile insan yaşamı için çizilen sınırların ihlalini ve bu bağlamda bu sınırlar içerisindeki karakterlerin zorlu koşullarını ele alır. Birinci film, tüm dizide ortaya çıkan döngü açısından merkezi bir yer kaplar. Bunun nedeni bütün emirlerin dayattığı ‘değerler’ alanının başlangıç ilkesi olan Tanrı inancıdır. Kieślowski bu bakımdan dizinin başlangıç filminde rasyonel bakış açısının bir sahte Tanrı biçiminde kendini dayatmasını konu edinirken, ‘değerler’ ve ‘olgular’ arasındaki yapısal sınırları soruşturur. Bu çalışmanın amacı, Dekalog-1 (Dekalog, jeden, 1988 filmini olgular ve değerler alanı arasındaki ilişkilerden hareketle incelerken, bu alanlar arasındaki yapısal farklılıkları gün yüzüne çıkarmak ve yönetmenin bu ilişkilere yönelik yaklaşımını ortaya koymaktır. Çalışmanın teorik zeminini olgular ve değerler alanı arasındaki yapısal farklılıkları dil eleştirisi yöntemiyle inceleyen Ludwig Wittgenstein’ın erken dönem eseri Tractatus Logico-Philosophicus’taki düşünceleri oluşturmaktadır. Erken dönemde dünyayı sınırlı bir bütün olarak kavrayan Wittgenstein, olgular ve değerler alanı arasında dil temelli keskin sınırlar çizer. Çalışmada Dekalog-1 filminin anlatısı bir kanon görevi görürken, anlatının merkezini oluşturan olgular ve değerler arasındaki ilişkiler dil eleştirisi temelinde ele alınmaya çalışılacaktır.
The Dekalog television miniseries shot by Polish director Krzysztof Kieślowski for Polish Television takes the form of a loop consisting of the stories of unrelated characters shaped around a theme, as opposed to presenting an episodic structure in which the same characters are carried from one episode to another. The 10 Commandments inspired the miniseries deals with the violation of the boundaries drawn for human life; with each episode addressing one of the 10 Commandments and the difficult situations the characters face within these boundaries in this context. The first episode forms the center of a loop that unfolds throughout the series. The reason for this is faith in God, which is the starting principle of the field of values imposed by all commandments. In this respect, Kieślowski structurally investigates the boundaries between values and facts while dealing with the imposition of a rational point of view in the form of a false God in the opening episode of the series. The aim of this study is to examine the first episode of Dekalog (Dekalog, jeden, 1988) with reference to the relations between facts and values in order to reveal the structural differences between these fields and the director’s approach to these relations. The theoretical basis of the study consists of the ideas present in Ludwig Wittgenstein’s (1961) early work Tractatus Logico- Philosophicus, which examines the structural differences between fields of facts and values through the method of language criticism. Wittgenstein grasped the world as a limited whole and drew sharp boundaries between facts and values based on language in his early period. The study discusses the relations between the facts and values that form the center of the narrative on the basis of language criticism, with the narrative of the first episode of Dekalog serving as canon.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Ekran Medyası |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 10 Temmuz 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: 1 |