Abstract
1980’li yıllarla beraber gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere doğru sermaye akışı gözlemlenmeye başlanmıştır. Bu sermaye akışına ise gelişmekte olan ülkeler finansal piyasalarını serbestleştirecek politikaları hızlandırarak reaksiyon göstermişlerdir. Bu tür politikaların yürürlüğe sokulması ise gelişmiş ülkelerdeki sermaye fazlalığının gelişmekte olan ülkelere doğru akışını hem teşvik etmiş hem de daha da kolaylaştırmıştır.
Fakat sermaye akışının meydana getireceği birtakım risklerde mevcuttur. Bilhassa kısa vadeli sermaye hareketlerinin aşırı oynak olması, piyasaya anlık giriş ve çıkış yapabiliyor olması özellikle gelişmekte olan ülkelerin finansal piyasalarını olumsuz yönde etkileyip beraberinde finansal krizlere sebep olabilmektedir. Bu bağlamda, sermaye hareketlerinin kontrolü ve kısa vadeli spekülatif sermaye hareketlerinin menfi etkilerini azaltıcı tedbirleri almak, uygulamak ve yönetmek zorunlu hale gelmiş durumdadır.