Arka Plan: Göç alan toplumlarda gerçekleşen sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik dönüşüm süreci göçmenler ile yerleşik toplum arasında çeşitli anlaşmazlıklara neden olmaktadır. İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde Avrupa’ya gelen göçmenlere birtakım sosyal haklar tanınsa da 1990’lardan sonra Avrupa Birliği’nde göç ve göçmenler çeşitli eleştirilerin hedefi olmaya başlamıştır. Göçmenler ile yerli vatandaşlar arasındaki toplumsal, kültürel ve siyasal sınırların belirsizleşmesine yönelik kaygıları ifade eden sınır endişesi, göçü bir güvenlik sorunu olarak tanımlayan siyasal kesimlere yönelik desteğin artmasına neden olmaktadır. Güvenlik ile ilgili endişeleri refah şovenizmi ile birleştirerek göçü güvenlikleştiren aşırı sağ siyasal partiler Avrupa Birliği üyesi ülkelerde giderek güç kazanmaktadır.
Amaç: Bu araştırmanın amacı göçmenlerin göç ettikleri ülkelerde refah devletinin sunduğu olanakları tüketerek yerleşik vatandaşların yoksullaşmasına neden olduğu yönündeki refah şovenizmi iddialarının bilimsel gerçeklere uygun olup olmadığını Avrupa Birliği örneği üzerinden incelemek ve refah şovenizmi iddialarının göçün güvenlikleştirilmesi üzerindeki etkilerini açıklamaktır.
Yöntem: Araştırma kapsamında Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) tarafından yayımlanan veriler derlenmiş ve SPSS Statistics programı kullanılarak basit doğrusal regresyon analizi yapılmıştır. Avrupa Birliği üyesi ülkelerde bulunan yabancı sayısının ilgili ülke nüfusuna oranı bağımsız değişken olarak, yoksulluk ve sosyal dışlanma riski altında bulunan vatandaşların oranı ise bağımlı değişken olarak alınmaktadır.
Bulgular: Avrupa Birliği’ne üye ülkelerde bulunan yabancı sayısının ülke nüfusuna oranı ile yerleşik vatandaşların yoksulluğu arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. AB üyesi ülkelerde yaşayan, yoksulluk ve sosyal dışlanma riski altında bulunan yabancıların oranlarının ortalaması yoksulluk ve sosyal dışlanma riski altında bulunan yerli vatandaşların oranlarının ortalamasının yaklaşık olarak iki katıdır.
Sonuç: Avrupa Birliği ülkelerinde yabancı sayısının toplam nüfusa oranının artmasının veya azalmasının yerleşik durumdaki vatandaşların yoksulluk ve sosyal dışlanma oranını etkilemediği anlaşılmıştır. Bu sonuç Avrupa Birliği’nde refah şovenistlerinin iddialarının bilimsel gerçekler ile uyumlu olmadığı anlamına gelmektedir. Yoksulluk ve sosyal dışlanma riski bakımından yabancılar yerleşik vatandaşlara göre daha fazla risk altındadır.
Bu çalışmanın, özgün bir çalışma olduğunu; çalışmanın hazırlık, veri toplama, analiz ve bilgilerin sunumu olmak üzere tüm aşamalarından bilimsel etik ilke ve kurallarına uygun davrandığımı; bu çalışma kapsamında elde edilmeyen tüm veri ve bilgiler için kaynak gösterdiğimi ve bu kaynaklara kaynakçada yer verdiğimi; kullanılan verilerde herhangi bir değişiklik yapmadığımı, etik görev ve sorumluluklara riayet ettiğimi beyan ederim.
Background: The process of social, political, cultural, and economic transformation occurring in societies that receive immigrants leads to various conflicts between immigrants and the settled society. Although certain social rights were granted to immigrants who came to Europe in the post-World War II period, since the 1990s, migration and immigrants have increasingly become the target of criticism within the European Union. Border anxiety, which reflects concerns about the blurring of social, cultural, and political boundaries between immigrants and native citizens, contributes to the rising support for political groups that frame migration as a security issue. By combining security concerns with welfare chauvinism, far-right political parties that securitize migration have been gaining strength in EU member states.
Purpose: The aim of this study is to examine the validity of welfare chauvinism claims, which assert that immigrants deplete the resources provided by the welfare state in the host countries, thereby causing the impoverishment of native citizens, through the example of the European Union. Additionally, this study seeks to explain the impact of welfare chauvinism claims on the securitization of migration.
Method: In the scope of the research, data published by the European Statistics Office (Eurostat) has been compiled and a simple linear regression analysis was conducted using SPSS Statistics software. The ratio of the foreign population in the European Union member states to the population of the relevant country is taken as the independent variable, and the ratio of citizens at risk of poverty and social exclusion is taken as the dependent variable.
Results: The analysis revealed that there is no statistically significant relationship between the ratio of the foreign population to the total population and the poverty of native citizens in EU member states. The average proportion of foreigners living in EU member states who are at risk of poverty and social exclusion is approximately twice that of native citizens who are at risk of poverty and social exclusion.
Conclusion: It has been determined that an increase or decrease in the ratio of the foreign population to the total population in European Union countries does not affect the poverty and social exclusion rates of native citizens. This result indicates that the claims of welfare chauvinists in the European Union are not aligned with scientific facts. Foreigners are at a higher risk of poverty and social exclusion compared to native citizens.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Migration, Sociology of Migration, Ethnicity and Multiculturalism |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | December 30, 2024 |
Submission Date | March 14, 2024 |
Acceptance Date | December 23, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 10 Issue: 1 |