Medical disorders may be mistaken for a primary psychiatric disturbance because of prominent and commonly associated psychiatric or behavioral manifestations. The lack of recognition of the underlying medical condition precludes optimal treatment even though the psychiatric treatment might be appropriate for the symptoms, often manifesting as inadequate response or psychotropic treatment resistance. Deficiency of vitamin B12 has a well-established association with a wide variety of neurologic and psychiatric presentations includes slowed mentation, delirium, affective disorder, personality change, and acute or chronic psychosis. We present here a 41 year-old female patient who was previously hospitalized and then followed as schizophrenia without remission. During our current hospitalization, laboratory investigations confirmed very low serum B12 level and consequent megaloblastic anemia. She recovered dramatically with short term antipsychotic medication and intramuscular vitamin B12 supplementation. She remained asymptomatic and functionally independent at four months follow up. This case underscores the importance of considering vitamin B12 deficiency in the differential diagnosis of patients with schizophrenia.
Tıbbi hastalıklar, önde gelen psikiyatrik veya davranışsal belirtiler nedeniyle birincil psikiyatrik bir bozuklukla karıştırılabilirler. Altta yatan asıl nedenin tespit edilememesinden dolayı, uygun tedaviye rağmen psikiyatrik tedavide yetersizlikle yada dirençle karşılaşılabilir. Vitamin B12 eksikliğinin zihinsel yavaşlama, deliryum, duygu-durum bozukluğu, kişilik değişikliği, akut ve kronik psikoz gibi çok farklı nörolojik ve psikiyatrik durumlarla ilişkili olabileceği iyi bilinmektedir. Burada, 41 yaşında, bayan, daha önce şizofreni tanısıyla hastaneye yatırılmış ve sonra ayaktan izlenmiş, hiç remisyona girmemiş bir hastayı sunuyoruz. Hastanın şimdiki yatışında, laboratuar sonuçları oldukça düşük serum B12 düzeyi ve buna bağlı megaloblastik anemiyi gösterdi. Hasta, kısa süreli antipsikotik kullanımı ve intramüsküler vitamin B12 yerine koyma tedavisiyle hızla düzeldi. Hasta 4 aylık izlemde psikotik belirti göstermedi ve işselliği tam olarak yerindeydi. Bu olgu, şizofreni hastalarının ayırıcı tanısında vitamin B12 eksikliğinin de düşünülmesi gerektiğinin önemini vurgulamaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | April 1, 2012 |
Published in Issue | Year 2012 Volume: 18 Issue: 3 |