Türk Dünyası 13. yüzyıla kadar bir, 13. yüzyıldan 20. yüzyıl başlarına kadar iki yazı dili (edebî dil) kullandı. Batı Türkleri 13. yy.dan sonra Osmanlı-Azerbaycan edebî dilini, Doğu ve Kuzey Türkleri Çağatay edebî dilini kullandılar. Bu iki edebî dilin şairleri, birbirlerinin eserlerini okuyup anlıyorlar ve birbirlerine nazireler yazıyorlardı.İsmail Gaspıralı 19. yy. sonları ile 20. yy. başlarında çıkardığı Tercüman gazetesi ve kurdurduğu cedit mektepleriyle İstanbul Türkçesini bütün Türk Dünyasına yayarak entegrasyonu sağlamaya çalıştı. Sovyet dönemi dil politikaları ise entegrasyona zıt yönde gelişti. Bu sebeple her Türk topluluğunun ayrı bir edebî dili vardır. Türk dünyasında yeni bir dil entegrasyonu isteyenler, bugünkü gerçekliği bilmek ve oradan hareket etmek zorundadır. Dil entegrasyonu için iki ana yol takip edilebilir. 1) Türk topluluklarına başka Türklerin edebî dillerini öğretmek. Türkiye’deki Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümleri, Kırgızistan’daki Manas Üniversitesi ve Kazakistan’daki Ahmet Yesevî Üniversitesi bunu yapıyor. 2) Bugünkü edebî dillerden birini bütün Türk dünyasında öğretmek. Çalışmada bu iki konuda neler yapılabileceği belirtilecek ve dil entegrasyonunun yeni bir Türk uygarlığı rönesansındaki önemi vurgulanacaktır
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | March 1, 2007 |
Published in Issue | Year 2007 Volume: 1 Issue: 1 |
Açık Erişim Politikası