Aim: This is a descriptive study aimed to determine the prevalence of depression and the factors causing depression during pregnancy.
Method: The data were collected by using an Introductory Form developed by the researchers and the Edinburg Depression Scale. The sample of the study consisted of 200 pregnant women. Frequencies, means, independent samples t-test, kruskal wallis test, one-way analysis of variance (ANOVA) and post-hoc(Tukey HSD)test were used in order to analyze the data.
Results: 34 % of pregnant women that participated in the study were between the ages 25-29, 82.0 % of them were housewives and 56.5 % of them live in a nuclear family. Also, 5 % of these pregnant women stated that they have middle level income and 81.5 % of them stated that they have social security. It was also determined that 33.5 % of these women are primigravida, 55.5 % of them planned their pregnancy, 49.0 % of them are anxious about the care of their babies, 15.5 % of them experienced depression during their previous pregnancies and 13.5 % of them have someone with a history of depression in their families. In this study, it was found out that mean depression score of pregnant women is 10.4±6.6 and 36 % of them experienced depression. It was also found out that employment status, income level, number of children, unplanned pregnancy, health problems in pregnancy, anxiety about baby care, loss suffered during pregnancy, history of depression in the previous pregnancy and family, relationships with husband, changes in relationships with husbands during pregnancy lack of social support, affected depression score.
Conclusion: As a result, it can be suggested that psychosocial follow-ups of pregnant women who are under risk of depression should be made regularly and they should be directed to appropriate counselling services.
Amaç: Çalışma gebelikte depresyon görülme sıklığını ve etkileyen faktörleri belirlemek amacıyla tanımlayıcı olarak yapılmıştır.
Yöntem: Verilerin toplanmasında araştırmacılar tarafından geliştirilen bir tanıtım formu ve Edinburg Depresyon Ölçeği kullanılmıştır. Çalışmanın örneklemini 200 gebe oluşturmuştur. Verilerin değerlendirilmesinde sayı, yüzdelik, ortalama, bağımsız gruplarda t testi, kruskal wallis Anova ve post-hoc(Tukey HSD)test kullanılmıştır.
Bulgular: Araştırmaya katılan gebelerin % 34.0’ ı 25-29 yaş grubunda, % 82.0’ı ev hanımı, %56.5’i çekirdek ailede yaşamaktadır. Ayrıca çalışmaya katılan gebelerin %5.0’ı gelir durumunun orta düzeyde olduğunu, % 81.5’i sosyal güvenceye sahip olduğunu ifade etmiştir. Ayrıca gebelerin %33.5’inin ilk gebeliği olduğu, %55.5’inin planlayarak gebe kaldığı, %49.0’ının bebeğinin bakımına ilişkin kaygı yaşadığı, %15.5’i daha önceki gebeliklerinde depresyon yaşadığı ve %13.5’i de ailelerinde depresyon öyküsü olduğunu belirlenmiştir. Araştırmamızda gebelerin depresyon puan ortalamasının 10.4±6.6 olduğu ve % 36.0’sında depresyon olduğu belirlenmiştir. Gelir ve çalışma durumunun, çocuk sayısının, plansız gebeliğin, gebelikte sağlık probleminin, bebek bakımına ilişkin kaygı yaşamanın, gebelikte kayıp yaşamanın, önceki gebelikte ve ailede depresyon öyküsünün, eş ile olan ilişkinin, gebelikte eş ile olan ilişkide meydana gelen değişikliğin, sosyal destek eksikliğinin, depresyon puanını etkilediği belirlenmiştir.
Sonuç: Sonuç olarak, depresyon için risk taşıyan gebelerin psikososyal takiplerinin düzenli olarak yapılması ve uygun danışmanlık hizmetlerine yönlendirilmeleri önerilebilir..
Subjects | Health Care Administration |
---|---|
Journal Section | Original Research |
Authors | |
Publication Date | September 30, 2017 |
Acceptance Date | February 2, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 Volume: 7 Issue: 3 |