Objective: The aim of this study is to determine the frequency of adenomyosis in hysterectomy specimens performed for benign indications. Methods: Adenomyosis frequency was retrospectively evaluated hystopathologically in hysterectomy specimens performed for benign indications on 149 patients between January 2009 and January 2012 in Gaziosmanpaşa University Medical School, Obstetric and Gynecology Clinic. Results: Adenomyosis frequency was determined as 11.7% (17) of 149 patients received for the elavuation for this study. There was no statistically significance in terms of ages among the cases with or without adenomyosis (49.4±8.3 vs 50.5±9.7) (p>0.05). Similarly there was no statistically significance between two groups in the number of pregnancy and parous (p>0.05). Adenomyosis was determined as 13.2% in hysterectomy specimens performed for leiomyoma and again it was determined as 17.8% in hysterectomy specimens performed for refracter menorrhagia. There was no statistically significance between two indication groups for the sake of being determined of adenomyosis hystopathologically in hysterectomy specimens (p>0.05). Conclusion: Adenomyosis can be seen in patients with leiomyoma and menorrhagia. So the possibility of adenomyosis detection should not be forgotten when the treatment is planned for the cases with leiomyoma and menorrhagia. Key words:
AMAÇ: Bu çalışmanın amacı kliniğimizde benign endikasyonla histerektomi yapılan olgularda histerektomi materyallerinde adenomyozis sıklığının araştırılmasıdır. MATERYAL-METOD: Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği'nde 2009-2012 yılları arasında benign endikasyonla histerektomi uygulanan 149 hastanın histerektomi materyallerinde histopatolojik olarak adenomyozis sıklığı retrospektif olarak araştırıldı. BULGULAR: Değerlendirmeye alınan 149 olgu içerisinde adenomyozis sıklığı %11.4 (17) olarak saptandı. Histerektomi materyalinde adenomyozis saptanan olguların yaş ortalaması ile adenomyozis saptanmayan olguların yaş ortalaması arasında fark saptanmadı (49.4±8.3 / 50.5±9.7) (p>0.05). Benzer şekilde iki grup arasında gebelik ve doğum sayıları arasında da anlamlı fark saptanmadı (p>0.05). Myom uteri nedeniyle histerektomi yapılan olguların %13.2'sinde adenomyozis saptanırken, tedaviye dirençli menometroraji nedeniyle histerektomi yapılan olguların %17.8'inde adenomyozis saptandı. Bu iki endikasyon grubu arasında histerektomi sonrası histopatolojik incelemede adenomyozis görülmesi açısından fark saptanmadı (p>0.05). SONUÇ: Adenomyozis, menorajisi olan myom uteri olgularında da görülebilmektedir. Dolayısıyla menoraji ve myom uteri birlikteliğinde tedavi planlanırken adenomyosiz olasılığının da akılda tutulmasının yararlı olacağını düşünmekteyiz.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Original Research |
Authors | |
Publication Date | September 1, 2012 |
Published in Issue | Year 2012 Volume: 2 Issue: 3 |