Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi’nde çarpışan Osmanlı birliklerine yardım etmek üzere 1915 yılının Kasım ayı ortasından itibaren iki bataryadan oluşan Avusturya-Macaristan topçu birlikleri Türkiye’ye gelmişlerdir. Avusturya kamuoyu bu iş birliğinin ayrıntılarını yapımcı ve yönetmen Kont Alexander “Sascha” Kolowrat tarafından çekilen bir film aracılığıyla öğrenmiştir. Kolowrat, 1915 yılının sonunda Çanakkale Cephesi’ne gelerek filmini çekmiş ve bu filmi 1916 yılının Mart ayında Viyana’da düzenlenen birkaç konferansta sunmuştur. “İtilaf’ın Gelibolu’daki Son Günleri” adını taşıyan bu filmde topçu bataryalarının faaliyetleri, topların cepheye sevki, müttefik Avusturya-Macaristan ve Osmanlı askerlerinin iş birliği gibi sahnelere yer verilmiştir. Film, Avusturyalı bir yapımcının Çanakkale cephesinde çektiği ilk ve tek film olma özelliğini taşımaktadır. Filme ait bazı sahneler 2020 yılında TRT 2 televizyonunda yayınlanan “Tarihin Ruhu” isimli belgeselin 63. ve 64. bölümlerinde aynı cephede çekilen başka filmlerden sahnelerle beraber gösterilmiştir. Ne var ki, eldeki bilgilerin yetersizliğinden ötürü belgeseldeki bu sahnelerin hangi filmden alındığı tam olarak belirtilmemiştir. Dönemin Avusturya gazetelerinde çıkan haberler, filme ilişkin detaylı tasvirler ve çizimler, belgeselde kullanılan görüntülerin bir kısmının Kolowrat tarafından çekildiğini ispatlamaktadır. Kont Kolowrat’ın filmi, Çanakkale cephesinden Aralık 1915-Ocak 1916 itibarıyla canlı görüntü göstermesi ve bu görüntülerin günümüze ulaşması açısından önemlidir.
Asil bir aileye mensup Alexander Kolowrat 1886-1927 yılları arasında yaşamıştır ve Avusturya sinema sektörünün kurucusu olarak bilinmektedir. Sinemanın yanı sıra otomobil ve uçaklara ilgi duymuş; hız sporlarının Avusturya’da yaygınlaşması için çaba göstermiştir. Avusturya-Macaristan Ordusunda üsteğmen olarak katıldığı Birinci Dünya Savaşı boyunca farklı cepheleri ziyaret ederek propaganda filmleri çekmiş; bu filmleri oynattığı konferanslarla kamuoyunun ilgisini çekmiştir.
Birinci Dünya Savaşı’nın taraf devletleri, savaş sırasında hem kendi toplumlarını motive etmek hem de düşmanlarının moralini bozmak amacıyla çeşitli propaganda araçlarına başvurmuşlardır. Bu araçlardan biri de sinemadır. Kolowrat’ın filmi, yabancı topraklarda çarpışan Avusturya-Macaristan askerlerinin fedakârlıklarını, özellikle topçu bataryalarının kudretini göstermesi ve onların kahramanca çabalarının boşuna olmadığını ortaya koyması bakımından Avusturya kamuoyuna yönelik propaganda içermektedir. Yine, Avusturya kamuoyuna sempatik bir Türk imajı çizmek amacıyla filmde Türk müttefikler lehine de propaganda mevcuttur. Bu bakımdan Kolowrat’ın çektiği film ve verdiği halka açık dört konferans oldukça önemli bir işleve sahiptir.
Bu makale, Avusturya film sanayisinin kurucusu Kolowrat’ın hayatı ve faaliyetleriyle Çanakkale’de çektiği filmin ve konferansların içeriğinin yanı sıra, sinemanın bir propaganda aracı olarak kullanımına da değinmektedir. Osmanlı Devleti’nin müttefikleri Almanya ve Avusturya-Macaristan’da sinema daha savaşın öncesinde bir propaganda unsuru olarak kullanılmaya başlanmıştı. Sinemanın önemini savaş sırasında kavrayan Osmanlı yetkilileri ise müttefiklerinin desteğiyle bu konuda teknik donanım almak ve uzman yetiştirmek istemelerine rağmen bunda başarılı olamamışlardır.
Kolowrat Sascha Film Avusturya-Macaristan Birinci Dünya Savaşı’nda sinema Çanakkale Cephesi
The Austro-Hungarian artillery, which consisted of two batteries, arrived in Turkey during mid-November 1915 in order to assist the Ottoman troops that were fighting on the Gallipoli front in World War I. The Austrian public learned about the details of this collaboration through a film shot by Count Alexander “Sascha” Kolowrat, an Austrian film-maker and director. Kolowrat came to the Gallipoli front and shot the film at the end of 1915 and presented his film at various conferences held in Vienna in March 1916. Scenes such as activities and transportation of the artillery batteries and collaboration between the ally Austro-Hungarian and Ottoman soldiers are covered in the film entitled “The Last Days of the Entente in Gallipoli”. The film is unique in that it is the first and only film shot by an Austran filmmaker on the Gallipoli front. Some scenes from the film were broadcast in the 63rd and 64th episodes of a documentary entitled “Tarihin Ruhu” on Turkish TRT 2 channel together with other scenes from different films shot on the same front. Nevertheless, due to insufficient information at hand, it could not be found out from which film these scenes were taken. News and detailed relevant illustrations from the Austrian newspaper and magazines of the period prove that Kolowrat originally shot some of the referred scenes used in the documentary. Kolowrat’s film is highly significant in that it shows motion pictures from the period December 1915-January 1916, which have reached today.
Alexander Kolowrat, a member of a noble family, lived between 1886 and 1927 and is known as the founder of the Austrian film industry. Apart from cinema, he had keen interest on cars and aeroplanes and made effort for expanding speed races in Austria as well. He joined the Austro-Hungarian army as First Lieutenant in World War I and shot propaganda films from different fronts and attracted general public attention through his conferences in which he presented those films.
Belligerents of the World War I used various propaganda tools in order to motivate their own people and to demoralize their enemies. One of these propaganda tools is cinema. Kolowrat’s film has strong propaganda implications aimed at the Austrian public in that it shows and highlights the devotion of Austro-Hungarian soldiers fighting on foreign lands, particularly the power of artillery batteries and that their heroic efforts are not futile. Moreover; it contains propaganda in favour of their Turkish allies in order to create a sympathetic image in the eye of the Austrian public. Hence, Kolowrat’s film and his four public conferences is crucially functional.
Apart from Kolowrat’s life and activities as well as his referred film and conferences, this article also touches on the use of cinema as a propaganda tool. Cinema had already been used as propaganda tool in Germany and Austria-Hungary even before the breakout of the war. The Ottoman officials, who later figured out the importance of cinema as a propaganda tool during the war sought technical assistance and training experts through the support of its allies but they failed, which is one of the other focus points of this article.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | January 20, 2022 |
Submission Date | October 2, 2021 |
Published in Issue | Year 2022 |