Atatürk’ün cumhurbaşkanlığı sırasında onun özel kalem müdürü ve genel sekreteri olarak görev yapmış Hasan Rıza Soyak’ın anılarında ne kanıtlanabilen ne de görmezden gelinebilen meşhur bir iddia yer almaktadır. Buna göre Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreteri Recep Peker, İtalya ve Almanya’daki faşist partilere özenerek Türkiye’de de bir parti devleti yaratmak düşüncesiyle CHP için nizamname ve program taslakları kaleme almıştır. Peker’in bu çalışmaları Atatürk’ü çok kızdırmış ve nihayet onun Atatürk’ün gözünden düşmesine yol açmıştır. Recep Peker’in dünya görüşünü ve faşizme yaklaşımını ele alan çalışmaların büyük çoğunluğunda Soyak’ın anılarında anlattığı bu olay fazla sorgulanmadan doğru kabul edilmiş ve bu varsayım üzerinden çeşitli çıkarımlarda bulunulmuştur. Oysa Soyak’ın anıları ancak onun dönemin politik mücadelelerinde taraf olan bir figür olduğu unutulmadığında doğru değerlendirilebilir. Soyak, İnönü ve Peker’e mesafeli olan Atatürk’ün yakın çevresindeki kişilerden biridir. Bu iki kişiye göre daha liberal bir pozisyonu benimsediğini söylenebilir. Dönemin politik çatışmalarının etkileri, o dönem bu çatışmalarda taraf olan pek çok kişinin anılarına yansıdığı gibi Soyak’ın anılarında da yansımasını bulmuştur ve söz konusu anılar bu çerçevede okunmalıdır. Bilimsel açıdan daha verimli sonuçlar doğuracak olan, Soyak’ın belgelerle doğrulanamayan anılarına takılıp kalmak değil; fakat Peker’in faşizm konusundaki yaklaşımını onun kaleme aldığı metinler üzerinden incelemektir. Böylesi bir incelemede şu sorulara yanıt aramak yerinde olacaktır: Recep Peker’in çeşitli ideolojilere yönelik yaklaşımı hep aynı mı olmuştur? Eğer bu konuda bazı değişimler ortaya çıktıysa bunun sebepleri nelerdir? Çokça gönderme yapılan 1935’teki İtalya seyahati öncesi Peker ve CHP yöneticileri Avrupa’daki partilerin ve bu bağlamda faşist partilerin programlarından habersiz miydiler? Haberleri varsa, bu konu niçin 1935-1936’da aniden ortaya çıkmış gibi ele alınmaktadır? Recep Peker’in CHP’nin ideolojisi ve teşkilatlanması üzerindeki etkisi nedir, bu hususta parti içinde anlaşmazlıklar var mıdır ve bu anlaşmazlıklar, karşıtlarının Peker’in ideolojisini tanımlamalarına bir etkide bulunmuş mudur? Soyak’ın bahsettiği program ve nizamname taslakları bulunamadığına göre, Peker’in yazı ve konuşmalarından, parti örgütüne yaptığı tebligatlardan onun faşizme bakışıyla ilgili nasıl bir sonuca ulaşabiliriz? Bu çalışmada, dönemin Avrupasında etkili olan çeşitli ideolojiler gibi faşizmin de 1935’ten önce Kemalist entelektüellerce mercek altına alındığı ve liberalizmin 1920’li yıllarda yaşadığı çifte kriz sonrasında dünyanın farklı ülkelerinde de görülen pragmatik modernist eğilimlere Türkiye’de de rastlandığı, Recep Peker’in faşizme yönelik yaklaşımının da büyük ölçüde bu pragmatik modernist çerçeve içinde anlamlandırılabileceği öne sürülmektedir. Peker, Nazizm ve faşizm gibi görüşleri Türkiye açısından ideolojik bir tehdit olarak tanımlıyor, faşist akımlara reaksiyoner olmaları ve ırka dayalı milliyetçiliği savunmaları bakımından eleştirel yaklaşıyordu. Bununla birlikte otoriter bir dünya görüşüne sahip olan Peker, 1930’lu yıllarda Türkiye’de görülen otoriterleşme eğilimiyle birlikte liberalizm ve parlamentarizme yönelik daha sert eleştiriler dile getirmeye başlamıştı ve sınıf çatışmasına yol açtığını düşündüğü liberalizm ve sosyalizm gibi akımlara faşistlerin de karşı olmasını haklı buluyordu. Peker’in aldığı tepkiler, onun partiyi devlete hakim kılmaya çalışmasının ve zaman zaman pragmatik modernizmin sınırlarını zorlayan otoriter eğilimlerinin bir sonucuydu.
In the memoirs of Hasan Rıza Soyak, who served as Atatürk's private secretary and secretary-general during his presidency, there is a famous assertion that cannot be verified or denied. Accordingly, Recep Peker, Secretary-General of the Republican People's Party (CHP), created draft regulations and programs for the CHP, copying fascist parties in Italy and Germany, with the goal of building a party state in Turkey. Peker's works enraged Atatürk and finally caused him to fall out of favor with him. Most works dealing with Recep Peker's worldview and approach to fascism regarded this occurrence recorded in Soyak's memoirs as true without any questioning, and numerous inferences were drawn based on this assumption. However, Soyak's memories can only be properly interpreted if it is not forgotten that he was a participant in the period's political struggles. Soyak was a member of the inner circle of Atatürk who preserved his distance from İnönü and Peker. He took a more liberal stance than these two people. The impact of the period's political disputes was reflected in Soyak's memories, as well as the memories of many people who were involved in these struggles at the time, and the memories in question should be read in this context. It is more scientifically useful to study Peker's approach to fascism through his works rather than Soyak's memories, which cannot be validated with documents. It would be reasonable to seek answers to the following questions in such a study: Was Recep Peker's approach to diverse ideologies consistent? What were the causes for any changes that occurred in this regard? Were Peker and CHP executives unaware of the programs of European parties, particularly fascist parties, before Peker’s trip to Italy in 1935? Why is this issue portrayed as though it arose out of nowhere in 1935-1936, if they were aware? What was Recep Peker's influence on the ideology and organization of the CHP, were there any conflicts within the party on this matter, and did these disagreements have an impact on his opponents' conceptions of Peker's ideology? Since the program and draft regulations described by Soyak could not be found, what conclusion can we draw about Peker's understanding of fascism from his writings and speeches, as well as his notifications to the party organization? It is argued in this study that, like various ideologies that were influential in Europe at the time, fascism was scrutinized by Kemalist intellectuals prior to 1935, that after the double crisis of liberalism in the 1920s, pragmatic modernist tendencies, which were also seen in other countries around the world, were also seen in Turkey, and that Recep Peker's approach to fascism can be grasped to a large extent within this pragmatic modernist framework. Peker regarded Nazism and fascism as an ideological threat to Turkey, and he criticized fascist movements for being reactionary and defending nationalism based on race. However, with the authoritarian trend seen in Turkey in the 1930s, Peker, who had an authoritarian worldview, began to express harsher criticisms of liberalism and parliamentarism, and he acknowledged that the fascists were right for opposing movements such as liberalism and socialism, which he thought led to class conflict. The reactions Peker received were a result of his efforts to establish the control of the party over the state, as well as his authoritarian tendencies, which occasionally strained the limits of pragmatic modernism.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | July 20, 2022 |
Submission Date | April 3, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 |