Selçuklular devrinde Sultan Alparslan ve vezir Nizâmülmülk aracılığıyla inşa edilen Nizâmiye Medreseleri, devlet kontrolünde olan, eğitimin parasız olduğu, talebe ve müderrislerin yemekhane, yatakhane, ders malzemeleri gibi ihtiyaçlarının karşılandığı, kütüphane, mescid ve hamamı bulunan ve vakıflar tarafından desteklenen birer kurum olarak inşa edilmiştir. Medrese müfredatının temeli Şâfiî fıkhı, Kur’ân, hadis, tefsir, kelâm, cedel, hilâf, usûl, akâid, ferâiz, mezhep, lügat ve nahiv gibi dinî ilimlerdi. Astronomi, fizik, tıp ve matematik gibi aklî ilimlere dair kayıtlar ise devrin müellifleri tarafından medrese kütüphanelerinde bulunan eserlerle sınırlıdır. Bu durumda müderris ve talebelerin medrese kütüphanelerinde bu ilimlerle meşgul olduğu sonucuna varılabilir. Medreselerde tüm talebelerin uymak zorunda olduğu bir program yoktu. Ancak medresenin kurucusu ya da müderrisi tarafından, Şâfiî mezhebi kâidelerine göre belirlenen bir program oluyordu. Eğitim dili Arapçaydı. Yıl tamamlama sisteminden ziyade belli kitaplar okunup iyice öğrenildikten sonra bir sonraki kitaba geçilmesi söz konusudur. Medreselerde müderrisler yanı sıra hatip, nahiv hocası, muîd, müfîd ve şeyh gibi görevliler olurdu. Nahiv hocası Arapça öğretiminden sorumluydu. Muîd ders sırasında müderrisle birlikte oturur, ders bitiminde ise talebelere dersi tekrar eder ve açıklamalar yapardı. Müfîd, talebelere dersleri konusunda yardımcı olan ve Muîd’in tamamlayıcısı konumundaki görevliydi. Daha çok hadis derslerinde görülmektedir. Hadis âlimlerini tanıyor ve kimin senedinin daha güvenilir olduğunu biliyordu. Bu sayede hadis talebelerine öncelikli olarak hangi hadis âlimlerinden nakletmeleri gerektiği konusunda yardımcı olurdu. Şeyh veya Şeyhü’l-hadîs ise hadis öğretmek ve hadisleri ezbere okuyan talebeleri dinlemekle görevlidir.
Nizâmiye Medreselerindeki öğretim metotlarını hıfz ve tekrar etme, münâzara, imlâ, semâ‘ ve kırâ’at ile icâzet şeklinde sıralamak mümkündür. Hıfzetme medrese eğitiminin en önemli kısmıdır. Talebeler, okuduğu veya yazdığı eseri ezberlemeden önce müderris veya muîd nezaretinde bir kez daha okuyup yanlışlarını düzeltmeli ve daha sonra ezberleyip tekrar etmelidir. Tekrar yönteminde müderris ders anlattıktan sonra muîd dersi talebeler için tekrar etmekte veya talebeler kendi kendilerine dersi ezberlemek için tekrar etmektedirler. Hıfz ve tekrar etme, özellikle hadis öğreniminde sıkça başvurulan bir metottur. Münâzara ile talebelerin fıkhî birikimlerini ortaya koyabilecek bir seviyeye ulaşmaları ve zıt görüşlere karşı kendi görüşlerini savunabilmeleri amaçlanmıştır. İmlâ metodunda hoca veya talebelerden biri, metni yüksek sesle okur ve ardından hoca metnin açıklamasını yapardı. Bu sırada talebeler metni imlâ ederdi. Bu sayede birçok nüshanın kopyasını azar azar istinsah etmiş oluyorlardı. Bu metot başta hadis olmak üzere fıkıh, tefsir, Arap dili ve edebiyat gibi alanlarda da kullanılmıştır. Semâ‘, medreselerde hadis ve fıkıh eğitiminde kullanılan bir metottur. Aynı zamanda hadisleri işiterek rivayet etme hakkının elde edilmesi kastedilmektedir. Kırâ’at ile talebe ezberden ya da kitaba bakarak okuyor, müderris ise önünde veya ezberinde bulunan kitap ile okunanları karşılaştırıp tahsis yapıyordu. Son olarak icâzet metodu ile talebeler hadis ilmi yanı sıra fıkıh, tefsir, edebiyat, ensâb ve bazı riyâzî ilimlerde müderrisin bir eserini, şerhini veya rivayet ettiği bir kitabı semâ‘ ya da kırâ’at yoluyla kayda geçerlerdi. Müderris bunun üzerine talebenin ilgili kitabı öğrendiğini belgelemek üzere kitabın ilk veya son sayfasına icâzet yazardı. Ayrıca fıkıh dersi vermek için icâzet alan bir talebe, fetvâ verme yeterliliğine de sahip olmuştur.
Nizamiyah Madrasas were founded by Sultan Alp Arslan and the vizier Nizam al-Mulk during the Seljuq period. These Madrasas served as institutions under the state control, including free education services, meeting the needs of students and mudarrisses such as dining halls, dormitories, course materials, libraries, mosques, bathrooms, and supported by waqfs is also known as community endowments. The basis of the madrasa curriculum was religious sciences such as Shafi'i fiqh, Qur'an, hadith, tafsir, al-kalam, dialectic, al-khilāf (juridical disagreement), usûl, akaid, farā’id, madhhab, lughah, and syntax. The records on natural sciences like physics, mathematics, astronomy, and medicine are limited to the finding of books which are found by the authors of the period in the madrasah libraries. That indicates that mudarrisses and students likely engage with these sciences in madrasah libraries. Madrasas did not have a curriculum that all students had to follow. Instead, it was a curriculum determined by the madrasa's founder or professor (Mudarris) under Shafii madhhab rules.
The education language was Arabic in the Nizamiyah Madrasas. Also, the education system was not based on a class system; instead, it gives permission to move on to the next book after reading and thoroughly learning certain books. Besides mudarrisses, madrasas have other academics such as Khatib, Arabic literature teachers, Teaching assistants (Muîd), Mufid and Syntax teacher responsible for teaching Arabic language. Muîd stayed with the teacher during the class, and at the end of the class, he would repeat the lecture and explain it to the students if needed. Mufid is the official who helps the students with their lessons and is the complement of Muîd. He is primarily responsible for teaching hadith lectures. As Mufids knew both muhaddiths and which sources of hadiths are reliable, he would help hadith students regarding which hadiths they should rely on during their education. Sheikh or Sheikh al-hadith is in charge of teaching hadiths. Also, they are listening to students who naqd al-hadiths.
The teaching methods in Nizamiyah Madrasas are listed as memorization and repetition, debate, auditory sessions (sama’), certificate (ijaza) and recitation (qirâ'at). Memorization is an essential part of madrasah education. Before memorizing a book, students have to read or write it under the supervision of the mudarris or muîd, which helps students get better about how to do it accordingly. Following this, the students should memorize and repeat the book. In the repetition method, initially, the Muîd repeats the lecture to the students, then it turns to come students repeating the lesson by themselves to memorize. Memorizing and repeating are frequently used as effective teaching methods in hadith learning. With the joust (munadhara) method, it is aimed that the students reach a level where they can reveal their fiqh knowledge and defend their individual views against opposing views.
In the imlā method, the mudarris or one of the students would read the text aloud, and then the teacher would explain the text. Meanwhile, the students were writing the text. In this way, they were slowly copying many books—this method was used in disciplines such as hadith, fiqh, tafsir, Arabic language, and literatüre. Auditory session (sama’) is a method used in hadith education in madrasahs. That allows the students to convey the hadiths by hearing. In the qira’at method, the students read the book or recite it, whereas Mudarris would compare and correct what was read by the student via following the book or doing it by his memory. Finally, with the ijazat method, students would write a book or commentary written by Mudarris in some diciplines including hadith, fiqh, tahsir, literatüre, ensab, and some other diciplines via auditory session (sama’) or qira’at. In this way, the Mudarris would write a certificate (ijaza) on the first or last page of the book, proving that the student successfully learned the book. In addition, a student who received permission to teach fiqh with ijazat was also qualified to give fatawa. In the present study, all these methods mentioned above in Nizamiyah Madrasahs show how the education system be continued between mudarris and students.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | July 20, 2022 |
Submission Date | May 9, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 4 Issue: 8 |