Kentler, insanların yerel ve ortak gereksinimlerini karşılamak üzere bir araya gelmeleriyle oluşan mekânlardır. Kentler, geçmişten günümüze pek çok ulus ve kültürden insana; fiziksel, ekonomik ve sosyal açılardan örgütlenerek bir arada yaşama olanağı sağlamıştır. Birçok tarihçi ve kent bilimci; insanlığın değişim ve dönüşümün izlerinin sürüldüğü uygarlık tarihi ile kent tarihini özdeşleştirir. Onlara göre bu iki alanda yaşanan süreçler birbirine paralel gitmiştir. Sanayileşme, bilimsel ve teknolojik gelişmeye bağlı olarak ortaya çıkan küreselleşme ve uluslar arası sermaye hareketleri, kentleri ekonomik, sosyal, hukuksal ve siyasal açılardan değiştirip dönüştürmüştür. Bu süreçte kentler, ulus devletten bağımsız olarak küresel ekonomiye eklemlenmeye başlamıştır. Günümüzde kentleri ekonominin temel bir fonksiyonu olarak gören yaklaşımlar ve liberal ekonomi politikaları sonucu kentler; belli özellikleri öne çıkarılarak cazibe merkezleri haline getirilmeye ve markalaştırmaya çalışılmaktadır. Uluslar arası ve ulusal sermayeden daha fazla pay almak, büyümek, gelişmek isteyen kentler de kendilerini özellikle bir konuda uzmanlaşmaya ve öne çıkarmaya zorlamaktadır. Bu nedenle bazen kent yönetimlerince bazen de uluslararası kuruluşlarca kentler; güvenli kent, huzurlu kent, akıllı kent gibi sıfatlar eklenerek tanımlanmakta ve pazarlanmaktadır. Bu çalışmanın amacı; küreselleşen dünyada liberal ekonominin kurallarına göre öne çıkmak, cazip hale gelmek, uluslararası ve ulusal sermayeden daha fazla pay almak üzere; kent yönetimi ya da ulusal ve uluslararası kuruluşlarca kentlere atfedilen tanımlamaların, kentlerin kendi gerçekliği ve uygulamalarıyla ne ölçüde örtüştüğünü, kendini “güvenli kent” diye tanımlayan Bayburt örneğinde ortaya koymaktır.
Cities are places where people come together to meet their localand common needs. Cities are provided the opportunity, from past to present for many nations and cultures, to live together by being organized in physical, economic and social aspects. Many history and urban scientist sidentify civilization history with urban history where the traces of change and transformation of humanity. According to them, the processes experienced in the set wo areas went parallel to each other. Globalization and international capital movements that emerged due to industrialization, scientific and technological development have transformed cities in economic, social, legal and political aspects. In this process, cities have begun to join the global economy in dependently of the nation state. Today, as a result of approaches that perceive cities as a fundamental function of the economy and liberal economic policies, cities are tried to be turned into attraction centers and branded by highlighting certain features. Cities that want to get more shares from international and national capital, grow and develop, force them selves to specialize and come forward. For this reason, cities are defined and marketed by adding adjectives such as safecity, peaceful city, smart city, sometimes by city administrations and sometimes by international organizations.The aim of this study is; to stand out according to the rules of the liberal economy in the globalizing world, to make the city attractive, to get more shares from international and national capital; to reveal the extent to which the definitions attributed to cities by the city administration or national and international organizations coincide with the reality and practices of cities in the example of Bayburt, which define sitself as “a safecity”.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Political Science |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | December 25, 2020 |
Submission Date | November 16, 2020 |
Acceptance Date | December 16, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 6 Issue: 2 |