B u makale, felsefe ve hikmetin arka planını incelemeye yönelik bir
çalışma değildir. Bu çalışmamızdaki amacımız felsefe ve hikmet
hakkındaki görüşlere yer vermekle birlikte daha ziyade hikmet kavramının
felsefe ile örtüşüp örtüşmediği, eğer örtüşüyorsa bunun kapsamını
irdelemektir.
Yunanca yazılmış olan eserlerin Süryanice'ye; Süryanice'den de
Arapça'ya çevirisinden sonra kelamcıların ve İslam filozoflarının felsefi
kavramlarla ilgilendikleri ve bu geleneği devam ettirdiklerini kabul
edebiliriz. Ancak Antik Çağ eserlerinin İslam dünyasına girdikten sonra,
kelam, fıkıh, tefsir, hadis ve tasavvuf ekolleri, Kur'an'da geçen "hikmet"
kavramının çok geniş anlamları olduğunda birleşmişlerdir. Günümüzde
hikmet kavramı ilk bakışta bu geniş anlamıyla anlaşılmakta olup, bu da bizi
felsefe anlamındaki hikmetten uzaklaştırmaktadır. Özellikle, ulema sınıfının
hikmeti vahyin etkisinde yorumladıklarını görmekteyiz. Bu tür bir tavır,
asırlardan beri günümüze kadar çok az istisnalarla gelmiştir. Gerçekte
kavramların esas itibariyle hangi anlamlara geldiği iyice tespit edilmeli ve
buna göre düşünce geliştirilmelidir. Çünkü bütün kavramlar, bulunduğu
devrin kültürel ve ilmi ortamını günümüze taşımaktadır.
Bu çalışmamızı, hikmet ve felsefe kavramları hakkında tarihsel süreç
içerisinde detaylara inmeden bilgiler verdikten sonra, genel bir
değerlendirme ile bitirmeye çalışacağız.
Other ID | JA66RV73PU |
---|---|
Journal Section | Article |
Authors | |
Publication Date | June 1, 2003 |
Published in Issue | Year 2003 Volume: 11 Issue: 11 |
Harran İlahiyat Dergisi-Harran Ilahiyat Journal Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.