Selâhaddin Eyyûbî'nin 2 Ekim 1187'deki Kudüs'ü fethi esnasında maiyetinde Hakkâri'den gelen bazı kişilerin varlığı tarihi kaynaklar tarafından tespit edilmektedir. Bunların bir kısmını ulema sınıfına mensup şahıslar oluştururken geri kalanını da savaşçı kesimi teşkil etmekteydi. Hükümdarın yanında bulunan bu kişilerden bazıları çok önemli vazifeler üstlenmişlerdir. Nitekim onların adlarına daha sonra çeşitli vesilelerle vakıflar kurulmuştur. Hayır kurumlarının ortaya çıkması sadece adı geçen sultanın dönemiyle sınırlı kalmamış diğer yöneticilerin devirlerini de kuşatmıştır. Dolayısıyla uzun bir zamanı kapsayan bir süreç ortaya çıkmıştır. Bu uzun süre zarfında fetih sonrasında bölgeye yerleşenlerin arasında “el-Hakkârî” lakabıyla anılmaya devam eden geldikleri yerden uzak fakat vakıf müesseselerinin doğal bir parçasını oluşturan yeni bir kuşak ortaya çıkmıştır. Eyyûbî Devleti'nin tarih sahnesinden çekilmesinden sonra da bu kişilerin Memlük sultanlarıyla yakın ilişki içinde oldukları, bazılarının yeni idarecilerin yakın çalışma ekibi içinde yer aldıkları ve yeni vakıflar kurdukları görülmektedir. Bu makalede Eyyûbî ve Memlük devletlerini ihtiva eden Hakkârili şahısların kurdukları evkafın hikâyesi, Osmanlı arşiv belgeleri rehberliğinde ele alınmıştır. Başta mahkeme kayıtları olmak üzere tahrir ve vakıf defterleri vakıanın tarihî boyutlarının anlaşılması maksadıyla analitik süzgeçten geçirilerek kullanılmıştır. Böylece günümüz Kudüs'ünün uygarlık mirasına katkıda bulunmuş olan bu gelişme, tarihsel bağlamda incelenmeye çalışılmıştır.
Historical sources show us that during the conquest of Jerusalem on October 2, 1187, there were some people from Hakkari in the entourage of the victorious commander Salahuddin Al-Ayyubi. While some of them were members of the ulama class, the rest mostly were warriors. Those people, who were with Sultan Salahuddin, took on very important duties during his reign in Jerusalem, and in return for their services they were allowed to establish waqfs or charitable foundations. The emergence of charitable foundations was not only limited to the period of the aforementioned sultan but also seen in the periods of other rulers, which demonstrates the process of charitable foundation as a long-term phenomenon. Those who settled in the region after the conquest gave birth to new generations and these people, who found life in a new environment far from where their ancestors came from, were mentioned in the sources with the nickname “al-Hakkârî” or from Hakkari. When the Ayyubid State withdrew from the stage of history, these people started to have close contact with the Mamluk sultans and some of them took part in the close working team of the new administrators and continued to establish new foundations. Based on the Ottoman archival documents, this article examines the foundations established by the people of Hakkari during the Ayyubid and Mamluk rules. The foundation books and court records, especially the detailed cadastral registers, were used through an analytical filter to provide a sound historical dimension. The article aims to contribute to the heritage of today's Jerusalem by putting these institutions into a historical context.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | December 30, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 4 Issue: 4 |
Bu eser Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.