Coğrafya ve insan, birbirini etkileyen iki varlıktır ve ikisi de birbirinden bağımsız değildir. İnsan, yerel çevre ve coğrafyanın bir parçasıdır. Yeryüzü/mekân ile karşılıklı bir etkileşim içindedir. İnsanı yaşadığı coğrafyadan, coğrafyayı da insandan ayrı düşünmek mümkün değildir. Bu sebeple de coğrafya, farklı tanımları olmakla birlikte, genellikle “doğal ortam ile insanlar arasındaki bağları, etkileşimi ve ilişkileri inceleyen bilim dalı” olarak tarif edilmiştir. Coğrafyanın, iklim ve doğa şartlarının, diğer pek çok faktör gibi, insan yaşamı üzerindeki etkisi müsellem bir gerçekliktir. İnsanların/toplumların fizyolojik (maddi) ve psikolojik (ruhi) yapılarını, düşünce/düşünme ve inanç biçimlerini, karakterlerini, ideolojilerini ve bir bütün olarak hayat tarzlarını etkilediği, sıcak ve soğuk mizaca sahip olmalarında büyük rol oynadığı bilinmektedir. İslam coğrafya eserlerinde coğrafyaların, ülke ve şehirlerin genel tarihleri, sınırları, yolları, dağları, nehirleri, gölleri, limanları, ana ticaret yolları, ekonomik faaliyetleri vs. hakkında oldukça detaylı bilgiler verilmektedir. Bu tarihi ve coğrafi bilgilerin dışında ülkelerin, hanedanların ve beyliklerin siyasi, iktisadi, sosyal ve kültürel durumları, kurumsal yapıları, devlet teşkilatları, din ve mezhepleri, övülen ve yerilen ahlakları, iyi ve kötü huyları, mizaçları vs. hususunda da geniş bilgiler yer almaktadır. İşte bu çalışma, İslam tarihinin önemli kaynakları arasında yer alan erken dönem İslam coğrafya eserlerinde, o dönemde İslam medeniyetinin ana gövdesini teşkil eden Türk, Fars, Berberî ve diğer toplumların/milletlerin temel karakter ve mizaçlarına, olumlu ve olumsuz yönlerine dair serdedilen bilgileri/rivayetleri literatür taraması yöntemiyle incelemeyi amaçlamaktadır. Ayrıca bu çalışma, iklim-insan, coğrafya-insan ilişkisi çerçevesinde milletlerin tabiatlarından kaynaklanan eğilimlerine, kişiliklerine, beşerî meleke ve yeteneklerine, yerleşik huy ve tabiatlarına, ahlaki hususiyetlerine dair dağınık ve parçalı bir şekilde yer alan bilgi ve verileri derleyerek bir senteze ulaşmayı hedeflemektedir. Her ne kadar çalışmanın kaynak ve verileri, müelliflerin kendi gözlemlerine veya görgü şahitlerinin anlattıklarına dayanması hasebiyle öznel nitelik taşısa da o dönem insanların ve belli bir coğrafyaya mensup müelliflerin hem bilim ve akıl seviyelerini, zihniyetlerini hem de birbirlerine ve ötekine bakışlarını, belli ahlak ölçülerine göre birbirlerini değerlendirme biçimlerini tümevarım yöntemiyle ortaya koyması açısından önem arz etmektedir. Dolayısıyla bu çalışma, hem o dönemin ülke, millet ve kavimlerinin dünyasının hem de söz konusu toplumlar ve bakiyelerinin günümüzde içinde bulundukları durumlarının anlaşılmasına imkân verecektir. Bu yönüyle özgün ve otantik olduğunu düşündüğümüz bu çalışmanın, literatüre ve alanına önemli katkı sağlayacağını ümit etmekteyiz. Nitekim konuyla alakalı erken dönem İslam coğrafyacılarının eserleri özelinde daha önce yapılmış herhangi bir çalışma da bulunmamaktadır. Nakle dayalı ve tavsifî bir üslupla ortaya koyduğumuz bu araştırma neticesinde yaşadığı coğrafyaya ve iklim şartlarına bağlı olarak kavimler arasında seciye, huy, karakter, yaşam biçim ve tarzı bakımından bazı farkların olduğu görülmüştür. Müslüman coğrafyacılar, toplumların/milletlerin huy ve karakterlerini genellikle yardımsever, misafirperver, cömert, hikmet ve himmet ehli, iyi huylu, kötü huylu, iyi ahlaklı, kötü ahlaklı, uyumsuz, kaba, kavgacı, namert, itaatkâr, sanatkâr, zanaatkâr, kabiliyetli, dirayetli, atılgan, cesur, savaşçı, barışçıl, insaflı, ağırbaşlı, nazik, sakin, acımasız, vefasız, azgın, kibirli, aceleci, sabırsız, gamsız, neşeli, ince ruhlu gibi bazı kavramlarla ifade etmeye çalışmışlardır. Bu bağlamda İslam coğrafyacılarının eserlerinde bazı milletler “çeşitli el sanatları ve meslekler konusunda kabiliyetli ve becerikli”, bazıları “sanat, edebiyat ve felsefeye yatkın”, bazıları ise “cesur, yiğit, savaşçı, teşkilatçı” şeklinde tavsif edilmişlerdir. Yine kimi milletler nezaket ve nezaheti, adap ve erkânı ile kimileri psişik güçleri ve doğaüstü yetenekleriyle ön plana çıkarken kimileri de bağımlı (köle) millet olmaları dolayısıyla anılmaya değer görülmemişlerdir.
Geography and human, beings are two entities that influence each other and neither is independent of the other. Human beings are part of the local environment and geography. They are in a mutual interaction with the earth/place. It is not possible to think of human beings apart from the geography they live in and geography apart from human beings. For this reason, geography is generally defined as “the branch of science that studies the ties, interaction and relations between the natural environment and humans.” The impact of geography, climate and natural conditions, like many other factors, on human life is a proven reality. It is known that geography affect the physiological (material) and psychological (spiritual) structures of people/societies, their ways of thinking and beliefs, their characters, ideologies and lifestyles as a whole. Islamic geographical works provide detailed information about the general history, borders, roads, mountains, rivers, lakes, harbors, main trade routes, economic activities, etc. of geographies, countries and cities. In addition to this historical and geographical information, there is extensive information on the political, economic, social and cultural conditions of countries, dynasties and principalities, their institutional structures, state organizations, religions and sects, praised and condemned morals, good and bad habits, temperaments, etc. This study aims to examine the information/reports about the basic characters and temperaments, positive and negative aspects of the Turks, Persians, Berbers and other societies/nations, which constituted the main body of Islamic civilization at that time, in early Islamic geographical works, which are among the important sources of Islamic history, through a literature review method. In addition, this study aims to reach a synthesis by compiling scattered and fragmented information and data on the tendencies of nations arising from their nature, their personalities, their human abilities and talents, their settled habits and natures, and their moral characteristics within the framework of the climate-human, geography-human relationship. Although the sources and data of the study are subjective in nature, as they are based on the authors’ own observations or eyewitness accounts, they are important in terms of revealing the level of science and reason, the mentality, and the way they viewed each other and the other, and the way they evaluated each other according to certain moral standards. Therefore, this study will allow us to understand both the world of the countries, nations and tribes of that period and the situation of these societies and their remnants today. We hope that this study, which we think is original and authentic in this respect, will make a significant contribution to the literature and the field. As a matter of fact, there is no previous study on the subject in the early works of Islamic Geographers. As a result of this research, which we have put forward in a narrative and descriptive style, it has been seen that there are some differences among the tribes in terms of proclivity, temperament, character, lifestyle and style of life depending on the geography and climatic conditions they live in. Muslim geographers often describe the temperaments and characters of societies/nations as benevolent, hospitable, generous, wise and devoted, well-mannered, ill-mannered, good-natured, bad-tempered, good moral, bad moral, maladjusted, rude, belligerent, dishonorable, obedient, artistic, craftsman, talented, skillful, capable, dashing, brave, warrior, peaceful, merciful, dignified, gentle, calm, ruthless, disloyal, fierce, arrogant, impetuous, impatient, carefree, cheerful, kind-spirited. In this context, in Islamic geographical works, some nations are described as “talented and skilled in various crafts and professions”, some as “prone to art, literature and philosophy”, and some as “brave, valiant, warrior and organizer”. Again, while some nations stood out with their courtesy, manners and etiquette, some with their psychic powers and supernatural abilities, others were not considered worthy of mention because they were dependent (slave) nations.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | History of Islam |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | April 30, 2024 |
Submission Date | December 30, 2023 |
Acceptance Date | March 20, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 23 Issue: Din ve Coğrafya |
Hitit Theology Journal is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License (CC BY NC).