Bu çalışmanın amacı; Evliya Çelebi’nin yaptığı geziler sırasında kaleme aldığı Seyahatname isimli eserinde, Osmanlı coğrafyasında bulunan medreseler hakkındaki izlenimlerini ve tespitlerini belirtmektir. Seyahatname pek çok alanda veri kaynağı olarak kullanılmakla birlikte, medreselere dair içerdiği bilgiler bir bütün olarak incelendiğinde her hangi bir çalışmaya konu yapılmadığı müşahede edilmiştir. 17. yüzyılda yazılan söz konusu eserin ilgili bölümleri analiz edilerek Osmanlıdaki medrese yapısına/sistemine ışık tutmayı hedefleyen bu çalışma, doküman incelemesi yöntemiyle oluşturulmuştur. Veriler, yazarlarca oluşturulan temalar altında ele alınıp değerlendirilmiştir. Böylece Seyahatnamede dağınık halde bulunan bilgilerden, müellifin tespit, gözlem ve değerlendirmelerinden hareketle medreselerle ilgili bir bütünlük yakalanmaya çalışılmıştır. Seyahatname incelendiğinde, ele alınan konuyla alakalı şu hususlara yönelik bilgi edinilmektedir: Medrese eğitiminin mimari açıdan çok farklı mekânlarda, müstakil medrese binalarının yanında camilerde, tekkelerde, çok yaygın olmamakla birlikte seyyar çadırlarda ve namazgâhlarda dahi verildiği tespit edilmiştir. Bu bağlamda örgün eğitim kurumu olan medreselerdeki eğitimin benzerinin cami, mescit ve tekke gibi yaygın din eğitimi kurumlarında da gerçekleştirilmesinin tespit edilmesi oldukça anlamlıdır. Bu yaygın din eğitimi kurumlarına Evliya Çelebi’nin eserinin ilgili yerlerinde medrese başlığında da yer vermesi, günümüzde de kullanılan “medrese usulü” eğitim anlayışını akla getirmektedir. Aynı zamanda cami, mescit ve tekke gibi yapıların İslam coğrafyasının bazı bölgelerinde –Kahire gibi- çok fonksiyonlu olmaları Evliya Çelebi’yi, bir mimari yapıyı gerek cami gerekse medrese alt başlıklarında yer vermeye sevk etmiş olmalıdır. Nitekim çağdaş araştırmacılar bahsi geçen yapıları, hangi kategori içerisinde değerlendirilecekleri konusunda zorlukların olduğunu dile getirmişlerdir. Seyahatnamede ilgi çeken bilgilerden biri de “seyyar medrese” olgusudur. Osmanlı eğitim ve medrese tarihi üzerine yapılan çalışmalarda İlhanlı Devleti’nde olmasına rağmen, Osmanlı Devleti’nde seyyar medreselerin bulunmadığı noktasındaki bilgilerin, Seyahatname veri kaynağı kabul edilmesi durumunda tashih edilmesi gerektiği sonucuna bizi götürmektedir. Medresenin bulunduğu mahallin havasının ve suyunun nezih, avlusunun havuzlu, güzel kokulu çiçek ve ağaçlarla bezenmiş olmasının öğrencilerin akademik başarıları ve öğrenme potansiyelleri üzerindeki olumlu etkisine vurgu yapılması pedagojik açıdan önemlidir. Seyahatnamede medreselerin bahçe ve çevre düzenlemelerine dair yapılan değerlendirmeler, okul binalarının iç ve dış fiziki özellikleri, bahçe düzenlemelerinin eğitimin verimi ve kalitesi üzerindeki etkisinin vurgulandığı günümüzde daha da anlamlı hale gelmektedir. Medreseler, genel olarak vakıflar tarafından sağlanan imkânlarla varlığını devam ettirmişlerdir. Bununla beraber vakıf gelirlerinin ülkenin her yerinde aynı olmaması, finansman ve buna bağlı olarak eğitim konusunda belli bir standardın oluşmasını da etkilemiştir. Medreselere mali anlamda destek veren vakıfların ekonomik gücüne göre orada çalışan hocaların, talebelerin ve diğer yardımcı hizmetlilerinin ihtiyaçları karşılanmıştır. Medrese talebeleri ve hocalarının yemek ihtiyaçlarını giderdiği imaretlerdeki yemek menülerinin oldukça mütevazı olduğu, medrese hücrelerinin mefruşatının çok donanımlı olmadığı, hatta bazı medreselerde bir hasırın dahi bulunmadığı da yine Seyahatnamede yer alan bilgiler arasındadır. Seyahatnamede medreselere dair dikkat çeken tespitlerden biri de suhte isyanlarına dair malumattır. Alanda yapılan çalışmalarda kanunu kadime riayet edilmediği, ilim ve devlet yapısındaki dejenerasyonundan dolayı medreselerin giderek kalitesinin ve ilmi veriminin düşmesinden bahsedilmesine rağmen, “eşkıyalık”, “isyan” gibi siyasi anlamları da olan kavramlar bağlamında medreseli isyanlarına çok fazla değinilmediği fark edilmektedir. Ne var ki medreselerde eğitim gören ve suhte denilen talebelerin bir kısmının Osmanlı’nın Anadolu ve Balkan coğrafyalarında devletin yaşadığı siyasi, sosyal ve ekonomik sorunların etkisiyle bir takım isyan hareketlerine iştirak ettikleri, ahlaki zafiyet içerisinde oldukları anlaşılmaktadır. Bu durum, bir ülkenin eğitim sisteminin, diğer siyasi ve sosyal olgulardan da etkilendiğini göstermesi bakımından önemlidir. Medreselerde genel olarak dini ilimlerin öğretiminin yapıldığı, bunun yanında akli-felsefi ilimlerin öğretiminin ihmal edilmediği anlaşılmaktadır.
Çalışmamız her hangi bir etik kurul beyanını gerektirecek nitelikte değildir. Etik ihlal gerçekleştirilmemiştir.
The aim of this study is to present Evliya Çelebi's impressions and findings about the madrasahs in the Ottoman geography in his Seyahatname, which he wrote during his travels. Although Seyahatname is used as a source of data in many fields, when the information it contains on madrasahs is analyzed as a whole, it has been observed that it has not been the subject of any study. This study, which aims to shed light on the madrasah structure/system in the Ottoman Empire by analyzing the relevant sections of the work in question written in the 17th century, was based on document analysis method. The data were analyzed and evaluated under the themes created by the authors. In this way, an attempt has been made to capture a unity about madrasahs based on the information scattered in the Seyahatname and the author's findings, observations and evaluations. When Seyahatname is analyzed, information is obtained on the following issues related to the subject under discussion: It has been determined that madrasah education is given in very different places in terms of architecture, in addition to detached madrasah buildings, in mosques and tekkes, and although it is not very common, even in mobile tents and outdoor prayer places. In this context, it is very meaningful to find that the education similar to the madrasahs, which are formal education institutions, is also provided in non-formal religious education institutions such as mosques, masjids and tekkes. The fact that Evliya Çelebi includes these non-formal religious education institutions under the title of madrasah in the relevant parts of his work brings to mind the "madrasah-style" education approach that is also used today. At the same time, the multifunctionality of structures such as mosques, masjids and tekkes in some regions of the Islamic geography - such as Cairo - must have led Evliya Çelebi to include an architectural structure under the subheadings of both mosque and madrasa. As a matter of fact, contemporary researchers have expressed that there are difficulties in determining which category these buildings should be evaluated under. One of the interesting pieces of information in Seyahatname is the "mobile madrasah" phenomenon. Accepting the Seyahatname as a data source leads us to the conclusion that, in the studies on Ottoman education and madrasah history, the information that there were no mobile madrasahs in the Ottoman Empire, although they were in the Ilkhanid State, should be corrected. It is pedagogically important to emphasize the positive impact on students' academic achievement and learning potential of having decent air and water, a courtyard with a pool, fragrant flowers, and trees where the madrasah is located. The evaluations made in Seyahatname on the garden and environmental arrangements of madrasahs become even more meaningful today when the internal and external physical characteristics of school buildings and the effect of garden arrangements on the efficiency and quality of education are emphasized. Madrasahs generally continued their existence with the means provided by foundations. However, the fact that foundation revenues were not the same in all parts of the country also affected the formation of a certain standard in financing and, accordingly, education. Depending on the economic power of the foundations that financially supported the madrasahs, the needs of the teachers, students, and other auxiliary staff were met. It is also among the information in Seyahatname that the food menus in the imaret, where madrasa students and teachers met their food needs, were quite modest, the furnishings of the madrasa cells were not very well equipped, and some madrasas did not even have a mat. One of the noteworthy observations about madrasas in Seyahatname is the information on the Suhte rebellions. Although it is mentioned in the studies conducted in the field that the law is not respected and that the quality and scientific efficiency of the madrasahs are gradually decreasing due to the degeneration in the science and state structure, it is noticed that the madrasah rebellions are not mentioned much in the context of concepts such as "banditry" and "rebellion", which also have political meanings. However, it is understood that some of the students, who were educated in madrasas and called suhte, participated in some rebellion movements due to the political, social, and economic problems experienced by the state in the Anatolian and Balkan regions of the Ottoman Empire, and that they were in a state of moral weakness. This situation is important as it shows that the education system of a country is also affected by other political and social phenomena. It is understood that religious sciences were generally taught in madrasas, while the teaching of rational-philosophical sciences was not neglected.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Education |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2024 |
Submission Date | February 15, 2024 |
Acceptance Date | May 17, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 23 Issue: 1 |
Hitit Theology Journal is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License (CC BY NC).