This paper examines whether Galen’s method of science, based on the cyclical integration of peira (experience) and logos (reason), is consistently applied in his moral inquiries. Unlike the physicians and philosophers of his time, Galen emphasized both the significance of empirical observation and the necessity of reasoning in converting these observations into meaningful knowledge. Galen's insistence on beginning investigations with self-apparent data to the sensations (tōn enargōs phainomenōn) and continuously verifying theoretical constructs through empirical validation reveals parallels with modern scientific methods. Considering the contemporary approaches such as moral empiricism, and fields such as moral psychology, neuropsychology, and neuroethics, which reduce moral inquiry to experimental studies, Galen's approach to incorporating empirical evidence into ethical discourse becomes particularly intriguing. Although there are studies on Galen's approaches to psychology and specific ethical issues such as temperament, moral change, the treatment of sadness, and medical ethics, there is no comprehensive analysis of his overall understanding of ethics within the framework of his methodology. However, such a study would reveal that Galen, through his unique method, offers an unprecedented view and critical perspective on the dominant ethical approaches of his time and presents a viewpoint reminiscent of contemporary ethical studies. Thus, it will become evident that Galen, often overlooked in general studies on moral philosophy, is indeed a figure that warrants significant attention. Regarding this perspective, in this paper, we first outline Galen's method of science grounded in peira and logos, and then explore how this method should be applied in moral philosophy, referencing both Galen's direct statements and relevant secondary literature. Our analysis reveals that Galen criticized moral philosophers for disregarding empirical data, thereby overlooking many crucial aspects of ethics. However, he himself has been criticized in the literature for reducing morality and ethical issues largely to bodily explanations and treatments, effectively transferring authority in the moral domain from the philosopher to the physician. The subsequent sections of the paper question the extent to which Galen consistently applied this method of science in his ethical writings. Given that Galen’s ethical writings lack a consistently argumentative or systematic structure, our study has attempted to organize his moral philosophy into a coherent narrative. We found that Galen refuted some of the key ethical claims of his time through simple sensory observations. These observations led him to explore the relationship between the body and ethics, where he demonstrated the mutual influence of body and soul, supported by examples from his clinical experience. Through his surgical and dissection experiences, he argued that all aspects of the soul are determined by the body. However, Galen also acknowledged, based on observation, that individuals with a suitable temperament who develop their rational faculties through education can resist the tendencies of their irrational faculties. This possibility is framed by Galen within the concept of hamartēmatos (error), referencing his scientific method. Lastly, we concluded that Galen's method of science portrays moral perfection as a struggle, leading him to approach ethics with a negative tone. As a result, Galen depicts the moral subject as a being engaged in a constant struggle to control bodily emotions, akin to taming a wild animal. Therefore, his moral writings focus predominantly on vice and distress, and on strategies such as diet, meditation, and the use of internal and external observers to combat them. In conclusion, this paper demonstrates that Galen consistently applied his scientific method, which relies on the cyclical use of experience and reason, in his moral inquiries. However, his prioritization of empirical data and the emphasis on empirical validation appear to have led him to a moral investigation closely intertwined with, and sometimes indistinguishable from, the discipline of medicine. Additionally, this method’s limitation in addressing post-mortem issues has resulted in an incomplete moral philosophy regarding the discussion of ethical sanctions.
Bu makale, Galenos’un peira (deney) ve logosun (akıl) dönüşümlü birlikteliği üzerine kurulu bilim metodunun, kendisinin ahlak araştırmasına tutarlı şekilde yansıtılıp yansıtılmadığını sorgulamaktadır. Galenos, döneminin tabip ve filozoflarından farklı olarak hem deneyin önemine hem de deneyi anlamlı bir bilgiye dönüştürecek olan akıl yürütmenin deneyle birlikte olmasına vurgu yapmıştır. Meseleleri araştırmaya, insana apaçık olan duyusal (tôn enargôs fainomenôn) verilerden başlanması gerektiğine ve teoriyi oluştururken akıl yürütmenin sürekli olarak deneysel olanla teyit edilmesi gerektiğine dair vurgusu bakımından Galenos’un, modern bilim anlayışına benzetebileceğimiz pek çok yönü mevcuttur. Günümüzde ahlaki deneycilik (moral empiricism) yaklaşımı veya ahlak psikolojisi (moral psychology), nöropsikoloji veya nöroetik gibi ahlakı deneysel incelemelere indirgeyen alanların varlığı da düşünüldüğünde, Galenos’un kendi çağında deneysel olanı dikkate alan metodunu ahlak alanına nasıl yansıttığı merak uyandırmaktadır. Literatürde Galenos’un psikolojiye dair yaklaşımlarına, mizaç, ahlakın değişmesi, üzüntünün tedavisi, tıp etiği gibi bazı spesifik ahlak bahislerine dair çalışmalar mevcut olsa da bir bütün olarak ahlak anlayışının, kullandığı metot çerçevesinde incelenmesi şeklinde bir çalışma bulunmamaktadır. Halbuki böyle bir çalışma Galenos’un kendisine has metoduyla, çağının genel ahlak yaklaşımlarına yönelik, döneminde eşine rastlanmayan ve eleştirel bir bakış açısı getirdiğini ve çağdaş ahlak çalışmalarını anımsatacak bir perspektife sahip olduğunu gösterecektir. Böylece, ahlak felsefesine dair genel çalışmalarda çoğu zaman kendisine yer verilmeyen Galenos’un aslında dikkate alınması gereken bir ahlak düşünürü olduğu da ortaya çıkacaktır. Bu perspektifle hareket ettiğimiz makalede ilk olarak Galenos’un peira ve logosa dayanan bilimsel metodunu ana hatlarıyla ortaya koymaya çalışıp, ardından bu metodun ahlak araştırmalarında nasıl kullanılması gerektiğine dair Galenos’un doğrudan ifadelerini ve bu konudaki ikincil literatürde mevcut tartışmaları inceledik. Gördük ki Galenos, ahlak filozoflarını, deneysel verileri dikkate almayarak ahlaka dair pek çok hususu göz ardı etmekle eleştirmektedir. Ancak kendisi de literatürde, ahlakı ve ahlaka dair sorunları büyük oranda bedensel izah ve tedavilere indirgemek ve böylece ahlak alanındaki otoriteyi filozoftan alıp doktora vermeye çalışmakla itham edilmiştir. Makalenin devamında, Galenos’un bu bilim metodunun ahlak eserlerinde ne derece tutarlı şekilde uygulandığını sorgulayan bir okuma yaptık. Galenos, ahlak yazılarında argümantatif ve sistemli bir dil kullanmadığı için, kendisinin ahlaka dair düşüncelerini anlamlı ve sıralı bir anlatıma sokmaya çalışarak yapmaya gayret ettiğimiz incelememizde Galenos’un, döneminin ahlaka dair bazı temel iddialarını, basit duyusal gözleme dayanarak reddettiğini göstermeye çalıştık. Bu bağlamdaki gözlemleri Galenos’u, beden ve ahlak ilişkisini incelemeye yönlendirmiş ve bir tabip olarak beden ile ruhun birbirini etkilediğini, tecrübe ettiği vakalardan örneklerle ortaya koymuştur. Yine kendi ameliyat ve diseksiyon tecrübelerine dayanarak nefsin güçleri konusunu ele almış, çok sayıda tecrübî veriyi sıralayarak nefsin bütün güçlerinin bedensel belirlenim altında olduğu şeklindeki akli önermeye (logos) ulaşmıştır. Ancak Galenos, yine gözleme dayanarak, mizacı müsait olup akli yetisini de geliştirip ilimlerle eğiten insanların, akli olmayan yetilerinin eğilimlerine karşı mücadele verme imkânına sahip olduğunu kabul eder. Fakat bu da Galenos tarafından, hamartêmatos (hata) kavramıyla bilimsel metoduna referansla mümkün görülmüştür. Son olarak, Galenos’un bilimsel metodunun bir başka yansımasının da filozofun ahlaki yetkinleşmeyi bir mücadele olarak resmetmesine, bunun sonucu olarak da ahlakı negatif bir dil üzerinden ele aldığı kanaatine ulaştık. Bu nedenle Galenos ahlak öznesini, bedenden kaynaklanan duygulanımlarını vahşi bir hayvanı zapt eder gibi kontrol altında tutmaya çalışan, mücadele içinde bir varlık olarak resmetmiştir. Bu yüzden de ahlak eserlerinde daima erdemsizlikleri ve üzüntüyü konu edinmiş, diyet, zikir, içsel gözlem veya harici gözlemci kullanmak gibi metotlarla bunlara karşı nasıl savaşılabileceğine odaklanmıştır. Bütün bu tespitler neticesinde elinizdeki bu makale, duyusal gözlem ve aklın dönüşümlü şekilde kullanımına dayanan bilim metodunun Galenos tarafından ahlak araştırmasında da tutarlı şekilde kullanıldığı neticesine varmıştır. Ancak deneysel verileri ilk sıraya koyan ve ampirik teyiti önceleyen metodu kendisini, tıp disiplini ile sınırları fazlaca kesişen ve hatta bu sınırların kimi yerde bulanıklaştığı bir ahlak araştırmasına götürmüş görünmektedir. Ayrıca, ölüm sonrasına dair tartışmalara girmeye olanak tanımadığından bu metodun, müeyyide tartışmaları açısından Galenos’un ahlak felsefesinin eksik kalmasına neden olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Makalede herhangi bir etik kusur bulunmadığını beyan ederim.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Systematic Philosophy (Other), Hellenistic Philosophy |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Early Pub Date | December 28, 2024 |
Publication Date | December 30, 2024 |
Submission Date | August 13, 2024 |
Acceptance Date | November 5, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 23 Issue: 2 |
Hitit Theology Journal is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License (CC BY NC).