En basit anlamıyla arazi kavramı tanımlanmak istenirse sınırları belirli olan toprak parçası şeklinde tanımlanması mümkündür. Yeryüzünün belirli bir kısmını hukuki anlamda arazi haline getirmek için ilgili parçanın yeryüzü bütününden sınırlandırılmak suretiyle ayrılmış olması gerekmektedir. Bu işlemle birlikte hem söz konusu kısmın sınırları arazide tanımlanmış olacak hem de bu toprak parçasının diğerlerinden ayrılmasını sağlayacak bilgiler işlenerek kayıt altına alınmış olması sağlanacaktır. Bu sürecin sistematik bir şekilde devlet eli ve sorumluluğunda yapılması işi ise kadastro kavramını öne çıkarmaktadır. Ülkemizde kadastro konusunda geçmişten bugüne çok sayıda yasa çıkarılmış olsa da bu yasaların her biri taşıdığı eksiklikler ve uygulamadaki yetersizlikleri sebebiyle işlerliğini, dolayısıyla da zamanla geçerliliğini kaybetmiştir. Ancak günümüzde yürürlükte olan 3402 sayılı Kadastro Kanunu, ülke koordinat sistemine göre taşınmaz malların sınırlarını arazi ve harita üzerinde göstererek hukuksal vaziyetlerini tespit etmek suretiyle tapu sicilinin en sağlıklı şekilde kurulmasını sağlamıştır. Bunu yaparken çeşitli sebeplerce meydana gelmiş olan hesap ve sınırlandırma hatalarından dolayı ortaya çıkan yüzölçümü hatalarına sıklıkla rastlanılmaktadır. Mevcut hataların düzeltilmesi, ilgili kamu kurumlarınca başlıca bir teknik iş/işlem süreci haline getirilmiştir. Bu yüzden Hazine taşınmazları üzerinde gerçekleştirilen yüzölçümü hatasının düzeltilmesi işlemleri Milli Emlak Müdürlüklerince incelenerek, Hazineye ait hak ve menfaatlerin olası kayıplarının önüne geçilmektedir. Bu çalışmada Milli Emlak İdaresi tarafından izlenen sürecin incelenmesi ve karara bağlanması konuları üzerinde durulmuştur.
Çalışma kapsamında bilgi ve belge paylaşımını sağlayan Şanlıurfa Milli Emlak Müdürlüğüne (İmar ve Taşınmaz Geliştirme Bürosu) teşekkürlerimizi sunarız.
If the concept of land is defined in the simplest sense, it is possible to define it as a piece of land with specific boundaries. In order to convert a certain part of the earth into a land in the legal sense, the relevant part should be separated from the whole of the earth by delimitation. With this process, the borders of the mentioned part will be defined on the land and also the information required to separate this part will be described by recording the procedure documents. Carrying out this process in a systematic way under the level and responsibility of the State highlights the concept of cadastre. Although many laws regarding cadastre have been enacted in our country from the past to the present, each of these laws has lost its functionality due to its deficiencies and inadequacies in implementation. However, Cadastre Law No. 3402, which is in force today, has ensured the establishment of the land registry in healthiest way by determining the legal status of the real properties by presenting their borders on the land and the map according to the national coordinate system. While doing this, surface area errors are frequently encountered due to calculation and delimitation errors that have occurred for various reasons. Correction of the existing errors has become a major technical work/operation process of public authorities. For this reason, the modification of the surface area errors on public properties has been examined by the Directorates of National Property and thus the possible losses on the rights and benefits of the public treasury have been prevented. In this study, reviewing and concluding of the procedure followed by the Directorate General of the National Property is examined.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Mayıs 2023 |
Gönderilme Tarihi | 28 Kasım 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 10 Sayı: 1 |