Bu makalede; en azından hicri dördüncü asırdan itibaren hadis âlimleri arasında yaygın
olan; "Bir hadisi sana senediyle nakleden kişi, ilmî sorumluluğu sana havale etmiş olur/
” şeklindeki kadîm ilkenin ilmî değeri müzakere edilmekte; hadis senedindeki
râvîlerin durumlarının iyi bilindiği dönemlerde bu kuralın geçerli olacağı, ama ricâl ilminin
zayıfladığı sonraki dönemlerde hadisin kabul ve red açısından derecesinin açıkça
belirtilmesinin gerekli olduğu, sadece senedi zikretmenin yeterli olamayacağı
vurgulanmaktadır. Bununla birlikte hangi dönemde olursa olsun “çok zayıf” ve “mevzû”
hadisler ile Kur’an ve sahîh hadislere açıkça aykırı olduğu görülen “İsrâiliyyât” haberlerinde
hüküm belirtmeksizin sadece senedle yetinmenin tehlikesi ve sorumluluğu üzerinde
durulmaktadır. Günümüzde de hadisin referans kaynaklarının verilmesiyle ilmî
sorumluluğun ortadan kalkmayacağı, hadis derecesi hakkında net ve açık ifadelerin
kullanılmasının önemi ifade edilmektedir.
| Primary Language | Turkish |
|---|---|
| Journal Section | Research Article |
| Authors | |
| Publication Date | June 30, 2011 |
| Published in Issue | Year 2011 Volume: 9 Issue: 1 |