The concept of intersectionality, which is gaining prominence in social sciences, appears as a versatile tool in identity studies and politics. Studies that aim to analyze identity construction across the historical, social, and political fields are undergoing a paradigm shift as they focus on identities that exist on different axes. Hence, the binary oppositions of structuralism and the concepts of recognition and difference widely discussed in critical theory and postmodernism have been reconsidered in recent scholarship. This article first discusses the possible effects of the intersectional perspective on these concepts. It examines the implications of binary oppositions based on the manifesto of Combahee River Collective, one of the pioneers of the Black Feminism Movement, which paved the way for the current debate on intersectionality. In this regard, it asks why and how dualistic narratives are disowned by the intersectional perspective. Secondly, the article discusses how the intersectional perspective emerged as an alternative to the politics of recognition, which is criticized for ignoring multi-axial identities/differences and takes up the arguments underlying the cautious attitude this perspective maintains to grasp the complexity of the identity question. From this point of view, it seeks to understand the theoretical basis of the political method proposed by Yuval-Davis. The article, finally, deals with (possible) associations between intersectionality and coalition politics, considered more efficient than the politics of recognition in confronting and problematizing differences. In this context, it accentuates the common points of the coalition criticisms of Anne-Marie Hancock, Kimberlé Crenshaw, and Anna Carastathis, who are known for their works on intersectionality.
Sosyal bilimlerde kullanımının sıklaştığı kesişimsellik kavramı kimlik çalışmalarında ve politikalarında kullanışlı bir araç olarak karşımıza çıkıyor. Kimliğin tarihsel, toplumsal ve politik alanlardaki inşasını çözümlemeyi amaçlayan çalışmalar, farklı eksenlerdeki kimlikleri birlikte ele alarak ciddi bir paradigma dönüşümünden geçmektedir. Bu sürecin kaçınılmaz bir sonucu olarak, yapısalcılığın ikili karşıtlıkları ile eleştirel teori ve postmodernizmin tanınma ve farklılık anlayışları yeniden gözden geçirilmiştir. Bu makale, kesişimsel bakış açısının ikili karşıtlıklar, tanınma ve farklılık kavramlarına olası etkilerini tartışmaktadır. İlk olarak, kesişimselliğe zemin hazırlayan Siyah Feminizm Hareketinin öncülerinden Combahee River Collective’in manifestosundan hareketle ikiliklerin anlamı sorgulanmıştır. Bununla ilgili olarak, ikilik temelli anlatıların kesişimsel perspektif tarafından nasıl reddedildiği, gerekçeleriyle birlikte ele alınmıştır. İkinci olarak, çok eksenli kimlikleri/farklılıkları göz ardı etmekle eleştirilen tanınma politikalarına bir alternatif olarak ortaya çıkan kesişimsel perspektifin kimlik meselesinin karmaşıklığını kavramak üzere benimsemiş olduğu temkinli tutumun dayandığı argümanlar tartışılmıştır. Buradan hareketle, YuvalDavis’in önerdiği politik metodun teorik zemini anlaşılmaya çalışılmıştır. Son olarak, farklılıklarla yüzleşmek ve onları sorunsallaştırmakta tanınma politikalarından daha etkili sayılan koalisyon politikaları ile kesişimsellik arasındaki (olası) ortaklıklar ele alınmıştır. Bu bağlamda özellikle kesişimsellik üzerine çalışmalarıyla bilinen AnneMarie Hancock, Kimberlé Crenshaw ve Anna Carastathis’in koalisyon eleştirilerinin ortak noktaları vurgulanmıştır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Anthropology |
Journal Section | Theoretical Article |
Authors | |
Publication Date | December 29, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Issue: 2 |