Sinema ile edebiyat arasındaki ilişki, sinemanın imgesel yönünü öne çıkaran ve bu sayede yüksek sanatlarla ilişkilenmesine olanak tanıyan kurmaca filmler sayesinde mümkün olmuştur. Ancak söze ve kelimelere dayalı bir ifade aracının, göze ve görüntüye dayalı bir başka ifade aracına kaynaklık etmesi yaklaşık bir asırlık geçmişiyle iki sanat arasındaki tartışma konularından biri olmuştur. Edebi eserlerin görüntüye dökülmesi kimi güçlükler ortaya çıkarmakla birlikte sinema izleyicisinin son derece zengin bir imgelem evrenine kapı aralamasına olanak tanımıştır. Roman ile sinema filmlerini birbirinden ayıran ya da aralarındaki biçimsel farklılıkları büyüten esas tuzak ise temelde sinemayla farklı anlatım dillerine sahip olmalarıdır. Edebi eserlerin üretim süreçlerinde baskı teknikleri öne çıkarken, sinema filmlerinin üretim süreçlerinde hareketli görüntüler büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle edebi eserler ile sinema filmlerinin alımlama mekanizmaları arasında iki farklı deneyim söz konusudur. Çalışmada, sinemanın pek çok sanattan beslenen ve pek çok sanatı içine alan yapısal özellikleri gözden kaçırılmadan edebiyat ile arasındaki etkileşim sorgulanmaktadır. Bu maksatla çalışmanın giriş bölümünü takiben sinema ile edebiyat arasındaki kaynak metin meselesini odağa alan tartışmalara yer verilmiştir. Takip eden bölümdeyse Türk sinema tarihinde edebi eserlerden uyarlanan filmlerin genel özellikleri açıklanmaya gayret edilmiştir. Çalışmanın araştırma bölümünde ise Hasan Ali Toptaş tarafından kaleme alınan Gölgesizler (1994) adlı romanın, Ümit Ünal’ın aynı adlı filminde öne çıkan başta uyarlama olmak üzere metinlerarasılık, çoğulcu bakış açısı ve üst kurmaca özellikleri üzerinden geç dönem Türk sinemasındaki postmodern eğilimler açıklanmaktadır.
Çalışma Etik Beyan Gerektirmemektedir.
Yoktur.
Yoktur.
The relationship between cinema and literature has been possible thanks to fiction films that emphasize the imaginative aspect of cinema and thus allow it to relate to the high arts. However, the fact that one means of expression based on words and words is the source of another means of expression based on the eye and image has been one of the subjects of debate between the two arts with a history of nearly a century. Although the translation of literary works into images poses some difficulties, it has allowed the cinema audience to open the door to an extremely rich universe of imagination. The main pitfall that separates the novel from the motion picture, or magnifies the formal differences between them, is that they have fundamentally different narrative languages. While printing techniques are prominent in the production processes of literary works, moving images are of great importance in the production processes of motion pictures. Therefore, there are two different experiences between the reception mechanisms of literary works and motion pictures. In this study, the interaction between cinema and literature is questioned without losing sight of the structural features of cinema, which feeds from and encompasses many arts. For this purpose, following the introduction of the study, discussions focusing on the source text issue between cinema and literature are included. In the following section, an attempt is made to explain the general characteristics of films adapted from literary works in the history of Turkish cinema. In the research part of the study, the postmodern tendencies in late Turkish Cinema are explained through the features of intertextuality, pluralist perspective and metafiction, especially adaptation, which are prominent in Ümit Ünal's film of the same name of the novel Gölgesizler (1994) written by Hasan Ali Toptaş.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İletişim Çalışmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Temmuz 2025 |
Gönderilme Tarihi | 15 Mayıs 2025 |
Kabul Tarihi | 18 Temmuz 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 17 Sayı: 3 |