Klasik Avrupamerkezci söylem, 16. yüzyıl ile birlikte Avrupa’da başlayan Bilimsel Devrim çağının ana motivasyonunu, Antik Çağ Yunan medeniyetine ait eserlerin geç Orta Çağ ile birlikte Batı’da yeniden basılıp-okunmasında arar. Böylece Kilisenin düşünceyi belirlediği uzun bir dönemden sonra insanoğlu yeniden kendi potansiyelini fark etmiş, aklını ve duyularını kullanarak evreni yeniden tanımaya başlamıştır. Bir 19. yüzyıl anlatısı olan bu iddianın aksine artık sürecin bu kadar rasyonel bir biçimde gerçekleşmediği, Avrupa’da yaşanan Rönesans ve Bilimsel Devrimler çağının irrasyonel ve metafizik temellerinin olduğu anlaşılmaktadır. Öyle ki bu süreçte Avrupa dışından (Mısır’dan) gelen teolojik/metafizik ve simya/astroloji/maji içerikli Hermetik metinlerin etkisi, Antik Yunan düşünürlerinin etkisinden daha fazladır. Temel mottosu “İnsan büyük bir mucizedir” olan Hermetizmin hümanistik ve antroposentrik evren tasavvuru, Orta Çağ kilisesinin kötümser insan tanımlamasından ve her türlü baskıcı din anlayışından bunalmış olan Avrupa insanının kendini güvende hissedebileceği bir doğal din görevi görmüştür. Zamanla ortodoksiye karşı kendini ifade edebilmenin meşru bir zemini hâline gelen bu ezoterik/okült düşünceler, 15. yüzyıldan itibaren Avrupa’da kurumsallaşarak bir çıkış yolu arayan Avrupa insanını kendine çekmeye başlamıştır. Ancak Hermetik metinlerin kurumsal dinî anlayışı ciddi biçimde tehdit ettiğinin anlaşılmasıyla, Kilise ile Rönesans Hermetikleri arasındaki mücadele şiddetlenerek artmış ve Bilimsel Devrim işte tam da bu çatışmanın bir ürünü olarak uç vermiştir.
Classical Eurocentric discourse seeks the main motivation of the age of Scientific Revolution that started in Europe with the 16th century in the reprinting and reading of works belonging to the Ancient Greek civilization in the late Middle Ages. Thus, after a long period of time in which the Church determined thought, mankind realized his potential again and started to recognize the universe again by using his mind and senses. Contrary to this claim, which is a 19th century narrative, we see that the process does not take place in such a rational way and that the emergence of the Renaissance and Scientific Revolutions in Europe has irrational and metaphysical foundations. In this process, the effect of Hermetic texts with theological/metaphysical and alchemy/astrology/magic content coming from outside Europe (Egypt) is much more than the influence of Ancient Greek philosophers. Hermetism's vision of the humanistic and anthropocentric universe, whose basic motto is "Man is a great miracle", served as a natural religion in which European people, overwhelmed by the Medieval Church's pessimistic definition of human and all kinds of oppressive religious conception, can feel safe. These esoteric/occult ideas, which have become a legitimate ground for expressing themselves against orthodoxy in time, have been institutionalized in Europe since the 15th century and have started to attract European people who are looking for a way out. However, with the realization that the Hermetic texts seriously threaten the institutional religious understanding, the struggle between the Church and the Renaissance naturalists has intensified and the Scientific Revolution has sprung as a product of this conflict.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | June 15, 2021 |
Submission Date | February 22, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 1 Issue: 1 |
İdrak, is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License (CC BY NC).