This paper is a part of Introduction in English translation of Averroes’ Fasl al Maqal by Hourani. He states that the philosophers’ audiences were a limited one, but it should be noted that the theologians’ teachings were not exactly accessible to the masses and were also of a high degree of sophistication. According to author, philosophy has claimed that of demonstrative truth as something achievable by intellectual disciplines as informed by Greek sciences. When the philosophers have spoken of demonstrative truth in relation to matters dealing with God and the world, by using Neo-Platonic and Aristotelian concepts and terms at the expense of, or even as a substitute for, religious doctrines, the theologians have regarded as a mission themselves to take a leading role in the defense of religion, which was their reason for being.
Bu yazı, İbn Rüşd’ün Faslu’l-Makâl adlı eserinin Hourani tarafından yapılan İngilizce çevirisindeki Giriş yazısından bir parçadır. Hourani, filozofların izleyenlerinin sınırlı olduğunu, ancak kelâmcıların öğretilerinin de kesinlikle kitlelerce ulaşılabilir olmadığını ve yine aşırı derecede sofistike olduğunu ifade etmektedir. Yazara göre, felsefe, burhânî hakikat hakkında, onun Yunan bilimlerince bildirilmiş olan zihinsel disiplinlerle kazanılabilir bir şey gibi olduğunu iddia etmektedir. Filozoflar, dinsel öğretilerin yerine, hatta onların yerini almak pahasına, Yeni Platoncu ve Aristotelesçi kavram ve terimleri kullanarak Tanrı ve evreni ele alan konularla ilgili olarak burhânî hakikati dile getirdiklerinde, kelâmcılar, varlık nedenleri olan dinin savunmasında önemli bir rol üstlenmeyi kendilerine görev saymışlardır. Bu yazı, bu iki grup arasındaki tartışmaları felsefe-din ilişkisi bağlamında kısaca ele almaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | April 1, 2013 |
Published in Issue | Year 2013 Issue: 3 |