As evidence of vitality, pain exists as a tool that unravels the mysteries of the traces and repressed stories hiddenin the memory of societies. The counterpart of pain in life can be found in the expression of emotions belonging to the life of the society from which it originates, in rituals and in the complex texture of everyday language. When the image of pain in art is considered in relation to its counterpart in life, we come across codes that reveal our identity. When the real-life counterpart of the image of pain in art isconsidered and its connections with pain are examined, we come across codes that reveal our identity. But here, palliative as a concept refers to the exact opposite situation in society’s relationship with pain. Palliative societyis a contended society that is as far removed from pain as possible in texture and that desires and enforces life. This society of desires is a society based on artificiality, which presents the positivity in life excessively andimposes consumerism, desire, enthusiasm and need as the most essential of life, and aims to “be as happy as itcan”. However, today, artists have produced images that express and convey that societies experience pain moredeeply, focusing on the suffering of societiesor people, in contrast to this positivity. Artists who work on thebody have even attempted to reveal the gravity and tragic nature of this tension through direct intervention on thebody. In a palliative approach, the image of pain in art can be described as an image of excessive interpretations, a negative narrative with exaggerated expressions, and an array of nauseating expressions that affect all thesenses. In this sense, the study reveals the similarities and differences between images of pain, violence, nausea, disgust in art and the image of pain in a palliative society.
Acı yaşamsallığın bir kanıtı olarak, toplumların belleğinde saklı izlerinin ve bastırılmış öykülerinin gizemini çözen bir araç olarak vardır. Acının yaşamdaki karşılığına, içinden doğduğu toplumun yaşamına ait duygularının aktarımında, ritüellerde ve gündelik dilin karmaşık dokusunda rastlanır. Sanattaki acı imgesinin yaşamdaki karşılığı göz önünde bulundurulduğunda, acı ile bağları irdelenirse de, kimliğimizi ifşa eden kodlara rastlarız. Fakat burada özellikle kavram olarak palyatif toplumun acı ile ilişiklisinde tam tersi bir duruma işaret eder. Palyatif toplum doku olarak olabildiğine acıdan uzak, yaşamı arzulayan ve dayatan bir beğendik toplumudur. Bu arzu toplumu; yaşamdaki pozitifliği aşırılıkla sunan ve tüketici olmayı, arzu, heves ve ihtiyacı yaşamsal gerekliliğin enleri olarak dayatan ve “olabildiğiniz kadar mutlu olun”u hedefleyen yapaylık temelli bir topluluktur. Ancak günümüzde sanatçılar, yaratılan bu olumamanın, toplumların veya insanların acılarını merkeze alarak, acıyı daha derinden yaşadıklarını ifade eden, aktaran imgeler üretmiştir. Hatta beden üzerine üreten sanatçılar bu gerilimi yine doğrudan bedene müdahale ile vahameti ve trajik durumun ifşasına çalışmışlardır. Palyatif yaklaşımla sanatta acı imgesi; aşırı yorumlamaların bir imgesi, abartılı ifadelerle negatif anlatımı olan ve tüm duyu organları üzerinde etki sağlayan bulantı ifadelerin tümüdür denilebilir. Bu anlamda çalışma, sanattaki acı, şiddet, bulantı, iğrenç gibi imgelerin palyatif toplumun acı imgesi arasındaki benzerliğini ve farklılığını ortaya çıkarmaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Art Theory |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Early Pub Date | October 12, 2024 |
Publication Date | October 15, 2024 |
Submission Date | July 22, 2024 |
Acceptance Date | October 8, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Issue: 37 |