Özet
Tıp, insanlıkla birlikte varlığını sürdüren ve insan hayatının vazgeçilmez bir unsurudur. Tarih boyunca kalbin vücutta önemli bir fonksiyonu olduğuna inanılmıştır. Amacımız, tarih boyunca vücutta önemli bir fonksiyonu olduğu inanılan kalbin tarihsel gelişimini, anatomik gelişmeler açıdan değerlendirmektir. Eski uygarlıklarda damarlarda sadece kan değil aynı zamanda havanın olduğu kabul ediliyordu. Bu döneme ait eserlerde kalp atışlarından da bahsedilmektedir. Antik Yunan döneminde arterler ile venlerin farklı yapılar olduğu tespit edilmiştir. İskenderiye Tıp Okulunda kalbin bir pompa gibi çalıştığından, trikuspid kapak ve fonksiyonlarından bahsedilmiştir. Roma dönemi bilginlerinden Galen yaptığı çalışmalar sonucunda kanın ventriküller arası bölmeden geçiş yaptığını ileri sürmüştür. Bu görüş “otoriteye koşulsuz bağlılık” düşüncesi nedeniyle, 17. yy’a kadar varlığını devam ettirmiştir. İbn Sînâ, Galen’in halefi olarak kabul edilmiştir. İbn ün-Nefis yaptığı araştırmalar sonucunda Galen ve İbn Sina’nın aksine ventriküller arası bölmeden geçişin olmadığını belirtir. Ayrıca İbn ün-Nefis 13. yy da küçük pulmoner dolaşımı keşfetmiştir. 1500’lü yıllardan itibaren kan dolaşım sisteminden, koroner damarlardan, kalp kapakçıklarından ve kılcal damarlardan bahsedilmiştir. Tarihsel süreçte kalbin anatomik yapısı ve çalışma sisteminin tespiti ilk çalışma konuları olarak karşımıza çıkmaktadır. Daha sonra ki süreç kan gruplarının tespitinden kalp naklinin gerçekleştirilmesine kadar ki aşamaları içermektedir.
Abstract
Medicine has existed with humanity and it is an indispensable element of human life. Throughout history, the heart has been believed to possess an important function in the body. Our aim historical development of the heart is evaluate in terms of the anatomical developments. In the ancient civilizations, it was demonstrated that there were both blood and the air in the vessels in the body. Moreover, the heart beats have been mentioned. In ancient Greece, it was identified that the arteries and veins had different functions. In Alexandria Medical School were discussed the tricuspid valve and its functions. According to Galen some blood from the right ventricle to the left ventricle transfers via pores found in the septum. This theory domiated Western medicine until 17th centruy due to “strict obedience to authority”. Avicenna, as the successor of Galen has been recognized. Ibn al-Nafis unlike Galen and Avicenna clearly described that blood came from the right heart to the lungs and mixed there with air and then returned to the left heart. Ibn al-Nafis discovery of pulmonary circulation in 13th centruy. In the historical process, the first study subject were about anatomical and physiological structures of the heart. Then the process have included all stages form determination of blood groups to a heart transplant.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Derlemeler |
Authors | |
Publication Date | January 26, 2016 |
Published in Issue | Year 2014 Volume: 2 Issue: 3 - Int J Basic Clin Med |