It is seen that the cello, which originated in Western music and is known as the instrument closest to the human voice, is preferred in Turkish music and Turkish music instrument ensembles, except for Western music, with its bass character sound timbre and range. The cello started to enter Turkish music with the westernization movements that started in the Ottoman state from the 19th century. Rebab, ıklık, etc., which are among the important color instruments in Turkish music, with their vocal range, ability to hold long sounds due to being a string instrument, and microtonal performance aptitude. It is thought that instruments such as these have become an important place in Turkish music instrument ensembles by replacing them over time. In the research, a descriptive approach is used to determine the situation. During the research process, first of all, the literature on the subject was searched, interviews were held with cello performers (Murat Süngü, Özer Arkun, Uğur Işık, Serkan Özdemir, Şeref İşler) and various comments were made on the subject based on the findings. Afterwards, various results were tried to be reached in the light of findings and comments.
If some of the research results are listed; The cello, which is a characteristic western music instrument, has a bass-like vocal range and the ability to perform microtonal sounds, which makes it normal for this instrument to be among Turkish music fasil and instrument ensembles. In the case of accompaniment, the differences in performance that should be applied can increase the harmony and quality of the ensemble, that the cello instrument is preferred not only in Turkish Art Music, but also in Turkish Folk Music and Sufi music instrument ensembles, although Turkish music education is given, such as a Western music theoretical approach of the cello instrument, mostly Turkish meşk. If the violoncello is taught and transmitted with the system of music and the performance can be shaped according to the approach of the performer, if the continuity of the cello in Turkish musical instrument ensembles is to continue, a certain method and standardization must be introduced in the stage of performance and training of the instrument. These will be some that come to mind.
Music Turkish Music Violoncello Turkish Music Instrument Ensembles
Batı müziği kökenli ve insan sesine en yakın çalgı olarak bilinen viyolonselin, bas karaktere sahip ses tınısı ve aralığıyla Batı müziği haricinde Türk müziği ve Türk müziği çalgı topluluklarında tercih edilmekte olduğu görülmektedir. Viyolonsel 19. yüzyıldan itibaren Osmanlı devletinde başlamış olan batılılaşma hareketleriyle birlikte Türk müziğine girmeye başlamıştır. Ses aralığı, yaylı çalgı olması sebebiyle uzun sesleri tutabilmesi ve mikrotonal icra yatkınlığı ile Türk müziğinde önemli renk sazları arasında yer alan rebab, ıklığ vs. gibi çalgıların zamanla yerine geçerek Türk müziği çalgı topluluklarında kendine önemli bir yer edinmiş olduğu düşünülmektedir. Araştırmada durum tespiti yapmaya yönelik, betimsel bir yaklaşım sergilenmektedir. Araştırma sürecinde öncelikle konuya yönelik literatür taranmış, alan uzmanı çello icracıları ile (Murat Süngü, Özer Arkun, Uğur Işık, Serkan Özdemir, Şeref İşler) görüşmeler yapılmış ve elde edilen bulgulardan yola çıkarak konuya yönelik çeşitli yorumlar yapılmıştır. Daha sonrasında, bulgu ve yorumlar ışığında çeşitli sonuçlara ulaşılmaya çalışılmıştır.
Araştırma sonuçlarından bazıları sıralanacak olursa; Karakteristik Batı müziği çalgısı olan viyolonselin, bas karakterli ses aralığının ve mikrotonal seslerin icra edilebilme olanağı, bu çalgının Türk müziği fasıl ve çalgı toplulukları arasına girmesini olağan kılmış olduğu, viyolonselin Türk müziği çalgı topluluklarında işlevinin sadece bas ses kullanımı olmadığı, Türk müziği toplulukları içerisinde solo veya eşlik durumunda uygulanması gereken icra farklılıklarının topluluk ahengini ve kalitesini arttırabileceği, günümüzde viyolonsel çalgısının sadece Türk Sanat Müziğinde değil, Türk Halk müziği ve tasavvuf müziği çalgı topluluklarında tercih edilmekte olduğu, viyolonsel çalgısının Batı müziğinde eğitimi çeşitli metodolojik yaklaşımlarla aktarılırken, Türk müziğinde metodolojik eğitim ve yanı sıra Türk meşk sistemiyle öğretilmekte olduğu, viyolonselin Türk müziği çalgı topluluklarında devamlılığı sürecekse, çalgının icra ve eğitimi aşamasında belirli bir yöntem ve standartlaşma getirilmesi gerekliliği aklımıza gelenlerden bazıları olacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Aralık 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/ijca