In Mount Lebanon, where the religious, sectarian and racial diversity that it has embodied since ancient times has turned the region into a mosaic of tribes, the Ottoman administration, which Yavuz Sultan Selim started with the Mercidabık War in 1516, lasted for about four hundred years. Mount Lebanon, which had a very complex ethnic and religious structure, gave great importance to the preservation of the cultural and religious belonging of the sectarian elements in the region in terms of establishing and maintaining its political stability; for this reason, it adopted a management approach compatible with local conditions. In other respects, the fact that the geographical structure of the region, together with this religious and ethnic diversity, prevents transportation, left the state abstained from the direct management of the region; in this direction, the local politics and administrative system implemented by the Mamluk administration found an area of application in the Ottoman period on the axis of some minor changes. All these developments paved the way for the legal legitimacy of sects to be recognized. Under the Ottoman rule, Lebanon was ruled by the Emirate Period between 1516 and 1842, then by the Double Qaimmaqamiyya between 1842 and 1860, and finally by the Mutasarrifiyya period between 1861-1920. Between these periods, it was seen that the Mutasarrifiyya of Mount Lebanon was also under a certain influence with the Tanzimat, which is considered the most important element of the democratization, the foundations of which began to be formed with the French Revolution. Within the scope of the regulations brought together with the Tanzimat, the representations of religious communities and sects in the administration were made operable, as well as guaranteeing multiculturalism. The aim with this was to prevent the differentiations in the social dimension with representation at the administrative point.
Eski çağlardan bu yana bünyesinde barındırdığı dinsel, mezhepsel ve de ırksal çeşitliliğin bölgeyi adeta bir kavimler mozaiği haline getirdiği Cebel-i Lübnan’da, Yavuz Sultan Selim’in 1516 yılında Mercidabık Savaşı ile başlatmış olduğu Osmanlı idaresi yaklaşık dört yüz yıl boyunca sürmüştür. Etnik ve dini bakımdan son derece karmaşık bir yapıda olan Cebel-i Lübnan’da Osmanlı, siyasi istikrarının tesisi ve devamlılığı açısından bölgedeki mezhebi unsurların kültürel ve dini aidiyetlerinin korunmasına büyük önem vermiş; bu sebepten yerel şartlarla uyumlu bir yönetim anlayışı benimsemiştir. Öte yandan, bölgenin bu dini ve etnik çeşitliliğiyle birlikte coğrafi yapısının ulaşıma engel teşkil etmesi ise bölgenin doğrudan yönetilmesi hususunda devleti çekimser bırakmış; bu doğrultuda Memlük yönetimince uygulanan yerel siyaset ve idari sistem bazı küçük değişiklikler ekseninde Osmanlı döneminde de uygulama alanı bulmuştur. Tüm bu gelişmelerle mezheplerin de hukuki meşruiyetlerinin tanınmasının önü açılmıştır. Osmanlı idaresi altında Lübnan, evvela 1516-1842 yıllarını kapsayan süreçte Emirlik Dönemi, ardından 1842-1860 yıllarıyla Çifte Kaymakamlık Dönemi son olarak da 1861-1920 yılları arasında Mutasarrıflık Dönemi ile yönetim altında tutulmuştur. Bu dönemler arasında Fransız İhtilâli ile temelleri oluşmaya başlayan demokratikleşmenin en önemli unsuru sayılan Tanzimat ile Cebel-i Lübnan Mutasarrıflığının da belli etki altında kaldığı görülmüştür. Tanzimat ile birlikte getirilen düzenlemeler kapsamında çok kültürlülüğün teminat altına alınmasının yanı sıra yönetimde de dini cemaatlerin ve mezheplerin temsilleri işletilebilir hale getirilmiştir. Bununla hedeflenilen ise toplumsal boyuttaki farklılaşmaların yönetimsel noktada temsiliyet ile önüne geçmek olmuştur.
Primary Language | English |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | October 20, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 6 Issue: 2 |