Kaide; fıkhın değişik bölümlerine ait meseleleri kuşatan külli kazıyyedir. Bir diğer deyişle külli kaideler, fıkıh birikiminin sistematize edilerek belli esaslara göre bir araya getirildiği ilkesel prensiplerdir. Bu prensiplerin fıkhi hüküm istinbatında nasıl bir konumda duracağı hususunda farklı yaklaşımlar söz konusudur. Lafzen veya mefhumen muayyen nasslara dayanan, Kitap, sünnet ve icmadan vazıh deliller üzerine bina edilen kaidelerin tek başlarına hükme dayanak olabileceği hususunda ulema ittifak halindedir. Esasında burada hüküm kaideye değil, onun dayandığı muayyen nassa bina edilmektedir. Bunun dışında kalan kaidelerin hükme dayanak olması konusundaki yaklaşımları menfi ve müsbet olarak ikiye, müsbet yaklaşımı da müsbet-mukayyed ve müsbet-mutlak olarak yine ikiye ayırmak mümkündür. Menfi yaklaşım, kaidelerin müstakillen delil olamayacağını, mevcut delilleri destekleyici konumda bulunduğunu savunur. Müsbet-mukayyed görüşe göre kaideler başka şer’i delil olmaması durumunda müstakillen hükme kaynaklık edebilir, aksi takdirde edemez. Müsbet-mutlak görüş ise başka şer’i delil olsa bile, ictihadın kavaide dayalı olarak yapılması gerektiği kanaatindedir. Menfi görüş, hükmü aranan meselede başka delil bulunmaması halinde bile kavaidin müstakil delil olamayacağında ısrar etmenin, meseleyi çözümsüz bırakmak sonucunu doğuracağı gerekçesiyle eleştirilmiştir. Müsbet mutlak yaklaşım ise kavaidin İslam hukuku dışında başka herhangi bir hukuk sitemine de uyarlanabilecek bir yapıda olması gerekçesiyle eleştirilmiştir. Kavaidin bu esnek ve soyut yapısından dolayı sadece külli kaidelere dayanarak hüküm istinbat edilmesi, ulaşılan hükmün şer’iliğini sorgulanabilir hale getirir. Zikredilen yaklaşımlar arasından, başka şer’i delil bulunmadığında kaideleri delil olarak kabul eden, müsbet-mukayyed yaklaşımın kavaidin hücciyeti meselesinde itidali temsil ettiği söylenebilir.
A qāidah is a universal sentence that covers the issues belonging to different parts of fiqh. In other words, universal rules are principles in which the accumulation of fiqh is systematized and brought together according to certain principles. There are different approaches to the position of these principles in the deduction of fiqh rulings. In this article, we will examine the approaches to this issue and discuss their proofs and objections to the opposing views. In this context, scholars agree that the rules that are based on certain texts in terms of wording or meaning, and that are built on clear evidence from the Book, the Sunnah and the Ijma, can be the basis of judgement on their own. In fact, the judgement here is not based on the rule, but on the specific text on which it is based. It is possible to divide the approaches to the use of other than these rules as a basis for judgment as negative and positive and it is possible to divide the positive approach into two as positive- muqayyad and positive-mutlaq. The negative approach argues that the rules cannot be evidence on their own and that they are supportive of the existing evidence. According to the positive- muqayyad opinion, the rules can be a source of judgement independently in the absence of other sharī'ah evidence, otherwise they cannot. The positive-mutlaq view holds that ijtihad should be made based on the rules, even if there is other sharī'ah evidence. The negative opinion has been criticized on the grounds that insisting that the qawa'id cannot be independent evidence, even if there is no other evidence on the issue for which judgment is sought, will result in leaving the issue unresolved. The positive-mutlaq approach was criticised on the grounds that the qawā'id had a content that could be adapted to any other legal system other than Islamic law. Due to this flexible and abstract content of qawā'id, deriving judgments based only on them makes the conformity of the judgement reached with the Shari'ah questionable. Among the approaches mentioned, it can be said that the positive-muqayyad approach, which accepts the qawā'id as evidence when there is no other sharī'ah evidence, represents moderation in the issue of the validity of the qawā'id.
Fiqh universal principle deduction of judgment evidence being evidence
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İslam Hukuku |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 22 Ekim 2023 |
Kabul Tarihi | 27 Haziran 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 |