Çalışma, biyobilgi diplomasisinin uluslararası sağlık krizlerindeki rolünü COVID-19 salgını bağlamında ele alarak politik, teknolojik ve diplomatik süreçlerin küresel sağlık güvenliğine katkılarını analiz etmektedir. Genetik dizilim verilerinin uluslararası paylaşımı, aşı ve tedavi geliştirme süreçlerini hızlandırmış, küresel sağlık tehditlerine kolektif bir yanıt verilmesine olanak tanımıştır. Çalışma nitel doküman analizine dayandırılmış olup resmî web siteleri, akademik literatür ve uluslararası raporlar gibi kaynaklardan elde edilen verilerden elde edilen sonuçları kapsamaktadır. Küresel salgın döneminde mobil uygulamalar, halk sağlığını destekleme ve veri paylaşımını kolaylaştırma bağlamında önemli rol oynamıştır. Semptom takibi, temaslı birey bildirimleri ve riskli bölgelerin tespiti gibi işlevlerle halk sağlığını destekleyen bu uygulamalar sağlık hizmetlerine erişimi kolaylaştırmıştır. Ancak veri gizliliği ve güvenliği konusundaki endişeler biyobilgi paylaşımı süreçlerini kısıtlayan temel bir sorun olarak belirlenmiştir. Biyobilgi diplomasisi, sağlık krizlerinde uluslararası iş birliğini güçlendiren kritik bir araçtır. Mobil teknolojiler, biyobilgi diplomasisinin uygulanmasını desteklerken veri paylaşımı standartlarının güçlendirilmesi, eşitsizliklerin azaltılması ve toplumsal güvenin artırılması, sürdürülebilir bir biyobilgi diplomasisi için hayati önemdedir. Çalışma, adil ve eşitlikçi bilgi paylaşımının gelecekteki sağlık krizlerinde küresel sağlık güvenliğine katkılarını vurgulamaktadır. Teknolojideki yenilikçi yaklaşımlarından destek alan biyobilgi diplomasisi ve mobil uygulamalar, gelecekteki sağlık krizlerinde bireysel/toplumsal düzeyde yenilikçi çözümler sunarak sağlık güvenliğini güçlendiren etkili araçlar olmaya devam edecektir. Verilerin analizinde MAXQDA 2024 yazılımı kullanılarak tematik içerik analizi uygulanmış, elde edilen bulgular, “amaç ve işlevler”, “veri paylaşım yöntemleri” ve “halkla ilişkiler rolleri” olmak üzere üç ana tema altında sınıflandırılmıştır. Bulgular, mobil sağlık uygulamalarının yalnızca bireysel sağlık davranışlarını yönlendirmekle kalmayıp aynı zamanda dijital diplomasi, biyobilgi diplomasisi, kriz iletişimi ve uluslararası halkla ilişkiler stratejilerinde de etkin rol oynadığını ortaya koymaktadır. Gönüllü ve anonim veri paylaşımına dayalı şeffaf yapılar, sağlık verisi iş birliğini kolaylaştırmakta; uygulama içi bilgilendirme mekanizmaları ise kriz dönemlerinde kamu güvenini artırarak hükûmetlerin olumlu kamuoyu imajı oluşturmasına katkı sunmaktadır. Elde edilen sonuçlar, bu teknolojilerin gelecekteki sağlık krizlerinde hem hizmet sunumu hem de sürdürülebilir diplomasi açısından stratejik bir değer taşıdığını göstermektedir.
This study analyses the role of biological information diplomacy in international health crises within the context of the COVID-19 pandemic, focusing on how political, technological, and diplomatic processes contribute to global health security. The international sharing of genetic sequencing data has accelerated vaccine and treatment development processes, enabling collective and rapid responses to global health threats. Based on a qualitative document analysis, the study utilises data gathered from official websites, academic literature, and international reports to draw its conclusions. During the global pandemic, mobile applications have played a significant role in supporting public health and facilitating data sharing. With features such as symptom tracking, exposure notifications, and risk zone identification, these applications have enhanced access to healthcare services. However, concerns about data privacy and security have emerged as fundamental issues that limit biological data sharing processes. Biological information diplomacy has proven to be a critical tool for enhancing international cooperation during health crises. While mobile technologies support its implementation, the development of data-sharing standards, reduction of inequalities, and enhancement of public trust are essential for achieving sustainable biodata diplomacy. The study underscores the contribution of equitable and fair information sharing to global health security in future crises. Drawing on innovative technological approaches, biological information diplomacy and mobile applications are expected to continue serving as effective tools at both the individual and societal levels. The data were analysed using MAXQDA 2024 software through thematic content analysis and were classified under three main themes: "objectives and functions," "data-sharing methods," and "public relations roles." The findings reveal that mobile health applications not only influence individual health behaviours but also play strategic roles in digital diplomacy, biodata diplomacy, crisis communication, and international public relations strategies. Transparent structures based on voluntary and anonymous data sharing have facilitated collaboration in health data, while in-app communication mechanisms have increased public trust during crises and contributed to the construction of a positive public image of the government. The results indicate that these technologies hold strategic value for both healthcare delivery and sustainable diplomacy in future global health emergencies.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Mass Media |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | July 28, 2025 |
Submission Date | March 26, 2025 |
Acceptance Date | July 18, 2025 |
Published in Issue | Year 2025 Issue: 14 |