This study focuses on legal consequences of the decisions of the board of condominium owners taken without complying with the decision quorums stipulated in the provisions of the Condominium Ownership Law (CML). Pursuant to Article 30/ Par. 1 of the CML, the board of condominium owners takes decisions by majority of votes in principle. However, in some cases where the law attributes special importance, aggravated quorums are also regulated. It is beyond doubt that a decision taken without reaching the quorum will be subject to invalidity. Yet there are different opinions and jurisprudence regarding the type of invalidity to be applied. In principle, an action for annulment may be filed against such decisions pursuant to Article 33/Par. 1 of the CML. Short prescription periods (1 month and 6 months) are foreseen for the annulment action. On the other hand, in the event that the decision is inexistence or null, the obligation to comply with these short periods disappears. However, the provisions of the CML do not regulate the type of invalidity to be applied in case of non-compliance with the quorum. There is no uniformity in both jurisprudence and doctrine on this issue. This situation leads to different practices, especially with regard to the type of lawsuit filed, whether the period of prescription will be applied, and the consequence of the transactions carried out based on these decisions. The aim of this study is to reveal this problem with its reasons, to determine which type of invalidity will be in accordance with the law and what kind of consequences it will lead to.
Board of condominium owners quorum annulment suit types of invalidity unauthorized representation.
Bu çalışma, Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK) hükümlerinde öngörülen karar yeter sayılarına uyulmadan alınan kat malikleri kurulu kararlarının hangi hukuksal sonuçla karşılaşacağı meselesine odaklanmaktadır. Kat malikleri kurulu, KMK m. 30/f. 1 hükmü uyarınca prensip itibariyle oy çokluğu ile karar alır. Bununla birlikte kanunun özel önem atfettiği bazı hallerde ağırlaştırılmış karar yeter sayıları düzenlenmiştir. Yeter sayılara ulaşılmadan alınan bir kararın müeyyideye maruz kalacağı şüpheden uzaktır. Ancak hangi tür müeyyidenin uygulanacağı hususunda farklı görüş ve içtihatlar söz konusudur. Bu gibi kararlara karşı ilke olarak KMK m. 33/f. 1 hükmüne istinaden iptal davası açılabilir. İptal davası için kısa sayılabilecek hak düşürücü süreler (1 ay ve 6 ay) öngörülmüştür. Buna karşın kararın yok hükmünde yahut kesin hükümsüz olması durumunda sürelere riayet etme mecburiyeti ortadan kalkmaktadır. Fakat KMK hükümlerinde karar yeter sayılarına uyulmaması halinde hangi tür müeyyidenin uygulanacağı düzenlenmemiştir. Bu konuda hem yargı kararlarında hem de doktrinde yeknesaklık bulunmamaktadır. Bu durum, özellikle açılan davanın türü, hak düşürücü sürelerin uygulama alanı bulup bulmayacağı ve bu kararlara istinaden gerçekleştirilen işlemlerin akıbeti meselesinde farklı uygulamalara yol açmaktadır. Çalışmanın amacı, bu sorunu sebepleriyle birlikte ortaya koymakla birlikte hangi tür müeyyidenin hukuka uygun olacağını ve bunun ne tür sonuçlara yol açacağını tespit etmektir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Law in Context (Other) |
Journal Section | Private Law |
Authors | |
Publication Date | December 25, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Volume: 10 Issue: 2 |