Büyük dini gelenekler Tanrı ve âlem arasındaki ilişkinin doğasını anlamak için önemli ölçüde çaba harcamıştır. Bu tartışmanın cazibesi, insanlığın dini tecrübesini taşıyan derin etkilerden kaynaklanmaktadır. Temel sorulara ilişkin, özellikle de, Tanrı-âlem ilişkisinde metafiziksel varsayımlarını hesaba katarak, insanın dindarlığının psikolojik boyutlarına dair cevap verilmektedir. Charles Hartshorne, geçen yüzyılın en etkili din filozoflarındandır ve bilim çağında Tanrı-âlem ilişkisini anlamak için bir dizi metafizik kavram geliştirmiştir. Onun sisteminde, Tanrı ve âlemin dinamik ve birbirini zenginleştiren bir ilişkisi vardır ve Tanrı’nın dünyadaki içkinliği ya da dünyaya olan bağımlılığı en önemli özelliğidir. Bu makalede, ilk olarak Hartshorne’nin Tanrı-âlem ilişkisinin doğası üzerine düşüncelerini, daha geniş çerçevede ise Alfred N. Whitehead ve Hartshorne’nun süreç felsefelerini, bu düşüncelerinin geliştirilmesine odaklanarak eleştireceğim. Daha sonra, bazı kritik soruları oluşturup, İslâmi bir bakış açısından kalkarak, Hartshorne’nun düşünce sisteminde bazı tutarsızlıkların olabileceğine işaret edeceğim.
Major religious traditions devote significant effort to understand the nature of the relationship between God and the world. The lure of this discussion stems from the profound implications it bears on humanity’s religious experience. The fundamental questions pertaining, especially, to the psychological aspects of human religiosity are answered with an eye on the metaphysical assumptions on the God-cosmos relationship. Charles Hartshorne, one of the most influential philosophers of religion of the last century, develops a set of metaphysical concepts in order to understand the God-cosmos relationship in the age of science. In his system, God and the world exist in a dynamic and mutually enriching relationship, and the immanence or dependence of God upon the world is the most notable hallmark. In this article, I first critically examine Hartshorne’s ideas on the nature of the God-cosmos relationship and, within the larger context, the process philosophy of Alfred N. Whitehead and Hartshorne himself, with a special focus on the development of these ideas. I, then, turn to formulate some critical questions and, from an Islamic point of view, indicate some possible inconsistencies in Hartshorne’s system of thought.
Primary Language | English |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | September 1, 2011 |
Published in Issue | Year 2011 Issue: 26 |