Sosyal bilimlerin kurumsal kimliklerini büyük ölçüde inşa ettikleri ve müstakil birer alan olarak kendilerini kurdukları on dokuzuncu yüzyılın hâkim bilim anlayışından ve dönemin ruhundan etkilendikleri bilinen bir gerçektir. Batının Dünya üzerinde mutlak bir egemenlik kurduğu bu dönem, aynı zamanda batının hem geçirdiği yoğun siyasi ve toplumsal dönüşümün oluşturduğu problemlere cevap bulmak hem de egemenlik alanlarını kalıcı hale getirmek için sosyal bilimleri de yeniden inşa ettiği bir dönemdir. Batı dünya üzerinde tesis ettiği egemenliğini tarihten ve zamandan bağımsız bir mutlaklaştırma içine sokmaktan çekinmemiş, ele geçirdiği dünyanın geri kalanından kendisini her açıdan üstün görme anlayışı, Avrupamerkezcilik olarak tezahür etmiştir. Avrupamerkezci anlayışın temel argümanına göre, Antik Yunan ve Roma medeniyetlerinin birikimiyle feodal Avrupa’ya evrilerek oluşturulan kent kimliği sayesinde Rönesans, Reform, Fransız İhtilali, Aydınlanma hareketleri ve nihayetinde Sanayi Devrimi ile modern haline ulaşan Avrupa’nın tarihi gelişim seyri biriciktir ve diğer toplumlar için referans özelliğe sahiptir. Evrensellik iddiasıyla Avrupa kimliğinin mutlaklaştırılması, Avrupa’nın kimlik tasarımının ötekisi şeklinde konumlandırılan kimliklerin aynı normatif model temelinde yargılanmasını da beraberinde getirmekteydi. Bu anlayışın gerek teorik altyapısını kurmak gerekse de hâkimiyet alanını genişletmek için sosyal bilimlerden ziyadesiyle faydalanılmıştır.
Avrupamerkezcilik kavramı çalışmada, ortaya çıktığı dönemin siyasi, toplumsal ve akademik bağlamında ve ilişkili olduğu diğer kavramlarla birlikte analiz edilecektir. Bu amaca ulaşmak için öncelikle Avrupamerkezci bakış açısının Antikçağdan itibaren izi sürülmeye çalışılacak, ardından Aydınlanma dönemi ve sonrasında kurgulanan Avrupa kimliğinin inşasında ve Batının emperyal yayılmacılığında Avrupamerkezci bakış açısının etkisi analiz edilecek ve bu inşada sosyal bilimlerin çeşitli dallarının nasıl istihdam edildiği modernleşme/uygarlaşma düzleminde örneklendirilmeye çalışılacaktır. Son olarak da sosyal bilimlere içkin olduğu düşünülen Avrupamerkezci bakış açısının aşılmasının imkânı tartışılacaktır.
It is a known fact that social sciences were influenced by the dominant scientific understanding of the nineteenth century and the spirit of the period when they largely built their institutional identities and established themselves as independent fields. This period, in which the West established absolute dominance over the World, is also a period in which the West reconstructed social sciences to find answers to the problems created by the intense political and social transformation it went through and to make its dominance permanent. The West did not hesitate to put its dominance over the world into absolutization independent of history and time, and the understanding of seeing itself superior to the rest of the world it conquered in every aspect manifested as Eurocentrism. According to the main argument of the Eurocentric approach, the historical development course of Europe, which reached its modern state with the Renaissance, Reformation, French Revolution, Enlightenment movements and finally the Industrial Revolution, is unique and has a reference for other societies, thanks to the urban identity created by evolving into a feudal Europe with the accumulation of Ancient Greek and Roman civilizations. The absolutization of European identity with the claim of universality also brought about the judgment of identities positioned as the other of Europe’s identity design based on the same normative model. Social sciences have been extensively used to establish the theoretical infrastructure of this understanding and to expand its dominance.
The concept of Eurocentrism will be analyzed in the political, social and academic context of the period in which it emerged and together with other related concepts. To achieve this aim, firstly, the Eurocentric perspective will be traced from Antiquity, then the effect of the Eurocentric perspective on the construction of the European identity constructed during and after the Enlightenment period and the imperial expansionism of the West will be analyzed, and how various branches of social sciences are employed in this construction will be tried to be exemplified on the plane of modernization/civilization. Finally, the possibility of overcoming the Eurocentric perspective, which is thought to be inherent in social sciences, will be discussed.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | March 31, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 |