Freedom of religion and conscience has been the subject of controversy since the human history and is still the cornerstone of human rights. Freedom of religion and conscience, which means that people ascribe to the religion of their choice, with their own free will, to believe in the religious notions they want and put them into practice freely, is also guaranteed by many international conventions. However, it is observed that this fundamental human right has been violated significantly in the context of migrants. This study discusses, along with prejudice, stigmatization, insecurity, islamophobia etc. faced especially by immigrants living in Europe, how the problems arising from humanitarian encounters brought by the rights of migrants. With the case study design method used in the study, a discussion is held on the freedom of expression, religion and conscience of immigrants living in Europe, the problems experienced and the reasons for these problems. First, the concepts of freedom of expression, religion and conscience are discussed, and then migration and the problems it brings with it are discussed. Especially, concepts such as language and education problems, exclusion, discrimination, prejudice, ambiguity and islamophobia, and their current status were evaluated. The current situation has been addressed through the examples of headscarves and religious lessons in order to put religion and beliefs into practice. In addition, taking into consideration these processes this study tries to link the secularism practices of countries and their status of having an official religion. As a result, it is clear that migrants struggle with many social, economic and psychological problems brought about by migration. The main claim of the study is that migrants living in Europe are deprived of freedom of religion and conscience, which is one of the most important areas of struggle.
Din ve vicdan özgürlüğü insanlık tarihinden bu yana tartışma konusu olmuş ve günümüzde hala güncelliğini koruyan insan haklarının temelidir. İnsanların kendi özgür iradeleriyle seçtikleri dine mensup olmaları, istedikleri dini düşüncelere inanmayı ve onları serbestçe pratiğe dökebilmelerini ifade eden din ve vicdan özgürlüğü birçok uluslararası sözleşme tarafından da güvence altına alınmıştır. Ancak bu en temel insan hakkının göçmenler bağlamında ele alındığında önemli derecede ihlal edildiği gözlemlenmektedir. Bu çalışmada özellikle Avrupa’da yaşayan göçmenlerin karşı karşıya kaldıkları ön yargı, damgalama, güvensizlik, islamofobi vb. gibi göçün beraberinde getirdiği insani karşılaşmalardan ortaya çıkan sıkıntıların göçmenlerin din ve vicdan özgürlüğü haklarını nasıl etkilediği tartışılmaktadır. Bu çalışmada nitel araştırma metodu ile birden fazla veri toplama yöntemi kullanılarak durum çalışması yapılmıştır. Çalışmada kullanılan durum çalışması deseni yöntemiyle Avrupa’da yaşayan göçmenlerin ifade, din ve vicdan özgürlükleri, yaşanan sorunlar ve bu sorunların nedenleri üzerine bir tartışma yürütülmektedir. Öncelikle ifade, din ve vicdan özgürlüğü kavramları tartışılmış, ardından göç ve beraberinde getirdiği sıkıntılar ele alınmıştır. Bu bağlamda özellikle göçmenlerin yaşadığı dil ve eğitim problemi, dışlanma, ayrımcılık, ön yargı, müphemlik ve islamofobi gibi kavramlar ve güncel durum değerlendirilmiştir. Dini inanç ve hürriyetlerin pratiğe dökülebilmesi anlamında başörtüsü ve din dersleri örnekleri üzerinden mevcut durum ele alınmıştır. Ayrıca ülkelerin laiklik uygulamaları, resmi bir dine sahip olma durumları da bütün bu süreçler göz önünde bulundurularak ilişkilendirilmeye çalışılmıştır. Sonuç olarak göçmenlerin göçün beraberinde getirdiği sosyal, ekonomik ve psikolojik birçok sorunla mücadele ettikleri açıktır. Avrupa’da yaşayan göçmenlerin en önemli mücadele alanlarından biri olan din ve vicdan özgürlüğünden mahrum kaldıkları çalışmanın temel iddiasını oluşturmaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Sociology |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 29, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 |