During the pre-Islamic era, the Arabs were living under the tribal system, where various traditions prevailed, and the foundation was built upon tribal loyalty called "asabiyyah." The decisions made by the tribe had a primary impact on the society's life, both politically and socially. During the emergence of Islam, tribal loyalty continued to astonishingly manifest its influence, which made the Quraysh and Arab tribes arrogant in the face of evident truths. The Quraysh, who compelled Prophet Muhammad and the Muslims to emigrate from Mecca, desired to expel them from Medina and even sought their complete destruction. In the face of the threats from the Quraysh, Prophet Muhammad took certain precautions. As a result of these measures, the significant event of Islamic history known as the Battle of Badr occurred. In this study, the attitudes of the Quraysh during the Battle of Badr are examined within the context of tribal loyalty (asabiyyah). When looking at the attitudes of those who participated in the battle, it is evident that only a small faction from the Quraysh desired to engage in the war, while the majority joined the battle due to societal pressure, arrogance, and pride. Indeed, it is observed that the tribes of Banu Mahzum and Banu Abdudar, who were in political rivalry with Banu Hashim, encouraged and pressured the people to participate in the war. On the other hand, it is understood that other tribes were not very willing to take part in the battle. While the tribes of Banu Zuhre, who were the Prophet's uncles, and Banu Adi, which was the tribe of Hz. Omar, did not participate in the war, Banu Hashim reluctantly took part in the battle. "After learning that their caravans were safe, the prominent branches of Quraysh, namely Banu Umayyah and Banu Asad, wanted to turn back while they were still on their way." It is possible to say that the attitudes of the mentioned tribes, as mentioned in the study, are based on tribal loyalty stemming from pre-Islamic tribalism (asabiyyah). Indeed, it is observed that those who did not participate or participated reluctantly in the battle had close kinship ties with Prophet Muhammad. Therefore, both the positive and negative effects of tribal loyalty (asabiyyah) can be seen here. In the Battle of Badr; for the first time on the Arabian Peninsula, brothers, fathers, and sons drew swords against each other. With this, the significance of tribal lineage in the pre-Islamic era was revealed to have diminished.
Câhiliye döneminde Araplar, değişik geleneklerin hâkim olduğu ve temelini asabiyetin teşkil ettiği kabile sistemi çatısı altında yaşıyorlardı. Kabilenin aldığı kararlar gerek siyasî gerek sosyal açıdan toplumun hayatında birinci derecede etkili oluyordu. İslâmiyet’in doğuşu sırasında kabile asabiyeti hayret verici bir şekilde etkisini göstermeye devam etmiş, bu da Kureyş ve Arap kabilelerini apaçık olan gerçekler karşısında kibirli kılmıştır. Hz. Peygamber ve Müslümanları Mekke’den göçe zorlayan Kureyş, Medine’den de onları çıkarıp atmak hatta tamamen yok etmek arzusundaydı. Kureyş’in tehditlerine karşı Hz. Peygamber bazı tedbirler almıştır. Bu tedbirler sonucunda İslâm tarihinin önemli olaylarından biri olan Büyük Bedir Savaşı meydana gelmiştir. Bu çalışmada söz konusu savaş esnasında Kureyşlilerin tutumları asabiyetçilik bağlamında ele alınmaktadır. Genel olarak savaşa iştirak edenlerin tutumlarına bakıldığında Kureyş’ten az bir kesimin savaş istediği, büyük kısmının çevre baskısından, kibir ve gururdan dolayı savaşa katıldıkları ortaya çıkmaktadır. Nitekim Benî Hâşim’le siyasî çekişme içinde olan Benî Mahzûm ve Benî Abdüddâr’ın insanları savaşa teşvik ettiği ve onlara baskı uyguladığı görülmektedir. Savaşa katılma hususunda diğer kabilelerin ise pek istekli olmadıkları anlaşılmaktadır. Hz. Peygamber’in dayıları olan Benî Zühre ve Hz. Ömer’in kabilesi Benî Adî savaşa katılmazken, Benî Hâşim savaşa kerhen katılmıştır. Özellikle kervanlarının kurtulduğunu öğrendikten sonra Kureyş’in önemli kollarından sayılan Benî Ümeyye ve Benî Esed daha yoldayken dönmek istemişlerdir. Çalışmada zikredilen kabilelerin tutumuna bakıldığında Câhiliye taassubundan kaynaklanan kabile asabiyetine dayandığını söylemek mümkündür. Diğer taraftan savaşa katılmayanların veya gönülsüz katılanların Hz. Peygamber’le yakın akrabalık bağlarının olduğu görülmektedir. Dolayısıyla burada asabiyetin hem müspet hem de menfi tesiri müşahede edilmektedir. Bedir’de; Arap Yarımadası’nda ilk defa kardeşler, baba ve evlatlar birbirlerine karşı kılıç çekmişlerdir. Bunula nesep bağının câhiliyedeki önemini yitirdiği ortaya çıkmıştır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | History of Religion |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Early Pub Date | December 24, 2023 |
Publication Date | December 31, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Volume: 12 Issue: 5 |