During the USSR’s collapse/disintegration, the “Issue of Nagorno-Karabakh,” like numerous other problematic “matters” arising from Russian colonialism, returned to the agenda. This artificial problem increased tensions between Azerbaijan and Armenia and ultimately triggered a long-lasting war between the two countries. The first phase of this conflict/ clash, which began with Armenia’s occupation of Azerbaijani territory, is defined as the First Karabakh War. It should be noted that the description of this conflict as the First and Second Karabakh Wars only imprecisely reflects its nature. The conflict is just a phase of the Azerbaijan-Armenia War; the offensive side is Armenia while the defensive side, which seeks to protect its territory, is Azerbaijan. During the First Karabakh War, with Russian military assistance and the diplomatic support of global powers, Armenia occupied approximately 20 percent of Azerbaijan's territory. Following the 1994 ceasefire, no progress was made toward resolving the problem. On the contrary, the Armenian side persistently violated the ceasefire regime and provoked a new war. With Armenia’s attack on September 27, 2020, the Second Karabakh War began. Following Azerbaijan’s counterattack, however, the Armenian army suffered a heavy defeat. The war was halted with the signing of the Tripartite Declaration, which established a ceasefire between Russia, Azerbaijan, and Armenia on November 10, 2020, under Russia’s supervision. The Second Karabakh War was monitored closely by the global press from beginning to end, and news about the war was given top priority in the Turkish press. This study examines news articles about the Second Karabakh War published between September 27 and November 11, 2020 in the Cumhuriyet and Sabah newspapers, which adopt different ideologies and appeal to distinct segments of the Turkish public. News and comments about the Second Karabakh War in Cumhuriyet and Sabah, both of which have a wide readership, are important in gauging the attitude of the Turkish press on the subject.
Sovyetler Birliği’nin dağılması sırasında Rus sömürgeciliğinin “eseri” olan birçok sorun gibi “Dağlık Karabağ Meselesi” de yeniden gündeme taşınmıştır. Bu yapay sorun Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki gerginliği artırarak iki ülke arasında uzun süre devam eden bir savaşın çıkmasına neden olmuştur. Ermenistan tarafından Azerbaycan topraklarının işgal edilmesiyle başlayan bu çatışmanın ilk evresi Birinci Karabağ Savaşı olarak tanımlanmaktadır. Şunu da belirtelim ki birinci ve ikinci Karabağ savaşları şeklindeki bir adlandırma savaşın karakterini tam olarak yansıtmamaktadır. Zira bu olay bir bütün olarak yaşanan AzerbaycanErmenistan Savaşının bir evresidir; saldıran taraf Ermenistan, topraklarını savunan taraf ise Azerbaycan’dır. Birinci Karabağ Savaşı döneminde Rusya’nın askeri yardımı ve küresel güçlerin diplomatik desteği sayesinde Azerbaycan topraklarının yaklaşık yüzde 20’si Ermenistan tarafından işgal edilmiştir. 1994’te ilan edilen ateşkes sürecinde sorunun çözümüne dair herhangi bir ilerleme sağlanamamış, bilakis Ermenistan tarafı ateşkes rejimini sürekli ihlal ederek yeni bir savaşı provoke etmiştir. 27 Eylül 2020’de Ermenistan’ın saldırısıyla İkinci Karabağ Savaşı başlatılmıştır. Azerbaycan’ın karşı saldırısıyla devam eden bu savaşta Ermenistan ordusu ağır yenilgiye uğramıştır. Savaş, 10 Kasım 2020’de Rusya’nın öncülüğünde Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan arasında ateşkes sağlanmasına dair Üçlü Bildiri’nin imzalanmasıyla durdurulmuştur. İkinci Karabağ Savaşı, ilk günden sonuna kadar dünya basını tarafından yakından izlenmiş, savaşa ilişkin haberler Türk basınında en üst sırada yer almıştır. Bu çalışmada Türk kamuoyunda farklı ideolojiyi benimseyen ve çeşitli kesimlere hitap eden Cumhuriyet ve Sabah gazetelerinin 27 Eylül-11 Kasım 2020 tarihleri arasında İkinci Karabağ Savaşı ile ilgili yayımlanan haberleri incelenmiştir. Geniş okuyucu kitlesine sahip olan Cumhuriyet ve Sabah gazetelerinde İkinci Karabağ Savaşı ile ilgili yer alan haber ve yorumlar, Türk basınının konuya ilişkin tutumunun belirlenmesi açısından önemlidir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | International Relations |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | March 31, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 |