As members of the most evolutionarily developed species on earth, most of us share the common-sensical belief that our treatment of animals should be based more or less on moral grounds. However, it is also an undeniable fact that for more than two millennia, from the appearance of the first moral theories in Ancient Greece until almost the last quarter of the 20th century, this traditional moral concern for animals has gone hand in hand with their systematic exclusion from the moral community of human beings, which deprives them of basic protective rights against moral abuse and mistreatment. A radical paradigm shift in ethics emerges, especially in the last quarter of the 20th century, when some philosophers begin to question this anthropocentric conception of ethics and the “otherness” of animals in terms of their traditional location outside the ethical discourse. Peter Singer, who is a utilitarian, and Tom Regan, who defends the “rights view” against Singer’s utilitarianism, are two prominent representatives of this new ethical approach. After showing how Singer and Regan reject speciesism, this paper focuses on Regan’s critique of Singer’s account and adds new objections that show that utilitarianism has serious general defects even if it is restricted to human beings. Moreover, these defects give rise to more complicated problems when utilitarianism is applied to animals. After pointing to some weak aspects in Regan’s theory, the paper spells out the sketch of an alternative account that points to the possibility of a synthesis of utility principle and right principle. Accordingly, Regan’s worse-off principle deduced from the rights view is interpreted as a formal principle, while the utility principle as the material content of it is accepted: as long as there is no violation of the worse-off principle, one ought to deduce particular commands to maximize utility for specific cases out of the application of the utility principle. In this context, the worse-off principle has only a negative and formal function that prevents the utility principle from overriding individual rights by giving it its obligatory form..
Evrimin yeryüzündeki en gelişmiş türünün üyeleri olarak, hayvanlara davranma biçimimizin az ya da çok ahlaki temellere dayanması gerektiği yönündeki sağ duyusal görüşte çoğumuz uzlaşırız. Ancak ilk etik teorilerin Antik Yunan felsefesinde ortaya çıkmasından yirminci yüz yılın neredeyse son çeyreğine kadar süren iki bin yılı aşkın süre boyunca, hayvanlara yönelik bu geleneksel ahlaki ilginin, bir yandan da onların insanlar-arası ahlak topluluğundan dışlandığı ve bu nedenle temel hakların koruyuculuğundan mahrum kalarak ahlaki bakımdan istismar edildikleri bir yaklaşımla iç içe geçerek günümüze kadar ulaşmış olduğu inkar edilemez bir gerçektir. Yirminci yüzyılın özellikle son çeyreğine girerken, bazı filozofların bu insanmerkezci etik anlayışını ve hayvanların etik söylem alanının dışındaki konumlandırılışlarını sorgulamaya başlamalarıyla birlikte, etikte radikal bir paradigma değişimi ortaya çıkar. Yararcılığı savunan Peter Singer ve buna karşı haklar-görüşünü öne süren Tom Regan, hayvanları da içeren, daha kapsayıcı bu yeni etik yaklaşımın önde gelen iki temsilcisi olarak belirir. Bu makale, ilk olarak Singer ve Regan’ın türcülüğü nasıl reddettiklerini gösterdikten sonra, Regan’ın Singer eleştirisine odaklanarak bu eleştiriyi yeni itirazlar ile geliştirmektedir. Bu itirazlar, yararcılığın yalnızca insanlara sınırlandırıldığı zaman bile ciddi sorunlarla karşılaştığı ve hayvanları da içerecek şekilde uygulandığında daha da karmaşık problemlere neden olduğunu göstermektedir. Makale bu bağlamda Regan’ın teorisindeki bazı zayıf noktalara temas ettikten sonra, en sonunda yararcılık ile haklar-görüşünün bir sentezinin olanağına işaret eden alternatif bir yaklaşımın taslağını öne sürmektedir. Bu alternatif yaklaşım, Regan’ın haklar-görüşünden çıkarsadığı “daha-kötü-olma” ilkesini (the worse-off principle) formel bir ilke olarak kabul ederken, Singer’ın yarar ilkesini bu formel ilkenin materyal içeriği olarak yorumlamaktadır: “Daha-kötü-olma” ilkesi çiğnenmediği sürece, yarar ilkesinin uygulanmasından ahlaki durumlara yönelik tikel buyruklar yarar maksimize edilecek şekilde türetilmelidir. Bu bağlamda, “daha kötü olma” ilkesinin, yalnızca yarar ilkesinin bireysel hakları çiğnemesini önleyen negatif ve formel bir işlevi vardır ve bu ilke, kendi işlevini, yarar ilkesinin bireysel hakları çiğnemesini ona yükümlülük formunu sağlamak yoluyla önleyerek gerçekleştirir.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Philosophy |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Issue: 54 |