Tarih boyunca Arnavutluk, Batının ve Doğunun kesişme noktası olmuştur. Roma'nın ikiye ayrılmasıyla Katolik ve Ortodoks dünyasının sınırı olmuştur. Sonra Osmanlı'yla beraber İslam Dünyasının Batı Avrupa'yla sınırı olmayı sürdürmüş, Soğuk Savaş döneminde Batı kapitalizmi ve Doğu sosyalizminin kesişme noktası olmaya devam etmiştir. Böylece eski Arnavutluk toprakları her zaman hareketli bir beşik haline gelmiş, bugünlerde ise farklı din ve kültürlerin buluşma noktası olma değerini kazanmıştır. Balkanların Batı ülkesi Arnavutluk'un, birlikte yaşama sanatının harika bir örneği olmakla beraber; medeniyetler; kültürler ve dinlerarası diyalogda önemli bir role sahip olduğuna kuşku yoktur. Son yıllardaki sosyolojik çalışmalar da göstermektedir ki, Arnavutların, vefa ve misafirperverlikleriyle beraber, dinlerarası hoşgörü ve toleransı, kültürel değerlerin yanında geçmişin ve bugünün en önemli unsurlarından birini teşkil etmekte, onların psikokültürel modellerini oluşturmaktadır. Sosyolojik kavramlar aracılığıyla böyle karmaşık teorik ve pratik değeri tanımlamak, sadece Arnavutlar için değil, aynı zamanda Balkan bölgesi ve ötesi için de önem taşımaktadır. Tarih boyunca Arnavutluk'taki farklı dinler ve kültürler arasındaki uyum, hoşgörü ve tolerans, mükemmel bir model oluşturmuştur. Ülkenin geçirdiği farklı rejimlere rağmen bu değer kendi özünü koruyabilmiş ve günümüzde de bunu devam ettirmektedir. Aslında, Arnavut Müslümanların ve Hıristiyanların bir arada yüzyıllardır birlikte yaşamaları, ulusal varlığın ve birliğin faktörü olmuştur ve aynı zamanda tarihsel bir zorunluluk haline gelmiştir. Bugünlerde Avrupa Birliği entegrasyonunda bulunan Arnavutluk'taki dinlerarası ve kültürlerarası hoşgörü ve diyalog, sembol ve simge olmuş, Avrupa Birliği sürecinde Arnavutluk'un bir değeri olarak sunulmuştur.
Journal Section | Research Article |
---|---|
Authors | |
Publication Date | December 12, 2012 |
Published in Issue | Year 2012 Issue: 22 |