Özellikle, Orta Çağ Katolikliğinin yükümlülüklerine bağlanmamış ve eskinin dinsel sınırlamasından kendisini özgür kılmış olan puritanlar ve kilise karşıtları, para kazanma ve çok katı bir şekilde çalışma içeriğindeki dünyevi ilgileri reddeden vahiy buyruklarının dışına çok çabuk çıkmışlardır. Dünyevi çilekeşlikte dinsel doyum bulmuşlar, kendilerini tanrıya adama ruh haliyle çalışmışlar, böylece tüm zamanlarında günlük işlerini ve ruhlarını koruma gayretlerini birleştirmişlerdir. Max Weber'e göre, sanayi devriminden bir asır sonra pek çoğu dindarlık ve arınma yolu olarak dünyevi çilekeş ruh halini kaybetmiştir. Adam Smith'den sonra hemen herkes bencil dürtülerin özverili güdülerden çok daha güçlü olduğuna inanmış ve çıkarcılığı kötülük ya da günahkarlık olarak görmemiştir. Ekonomik sahada toplumsal uyuma dayanan bu bireyci ve çıkarcı mekanizma, J.S.Mill tarafından geliştirilen metafizik bir kavram olan faydayla birleştirilmiştir. Neo-klasik iktisatçılara göre, her faktör sahibi ürünün maliyetini en aza indirmeyi ve gelirlerini de en yükseğe çıkarmayı isterken tüketici de faydayı en yükseğe çıkartacak şekilde kendi tüketimini tasarlar.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | September 6, 2013 |
Published in Issue | Year 2012 Volume: 62 Issue: 2 |