Kanser, insan hayatını beklenmeyen şekilde kesintiye uğratan ölümcül bir hastalıktır. Günümüzde kardiak nedenli ölümlerden sonra en sık ölüm nedeni olarak bilinmektedir. Çoğu insanda kanser kelimesi ölüm ile bağdaştırılmaktadır. Zira yakın çevresinde kanserden dolayı sıkıntı çeken birisini görmeyen yok gibidir. Dolayısıyla böyle bir tanının insanlarda oluşturacağı psikososyal sorunlar kaçınılmazdır. Kanser tanısına normal yanıt; endişe, gerginlik kaybedilen sağlık için keder ve üzüntüden hastalığın önemini yadsıma, bu süreci savaş gibi algılama yada kaderci bir kabullenmeye kadar değişir. Ölümcül hastalık tanısının söylemi literatürde kötü haber verme olarak adlandırılmıştır. Kötü haberi vermek hekimler açısından da hastaya söylenmesi gerçekten zor bir görevdir. Hastanın ve ailesinin nasıl tepki vereceğini kestirememe ve bu tepkilerle nasıl baş edileceğinin bilinememesi hekim açısından sıkıntılı bir durumdur. Genellikle hekimin deneyimleri ve kişilik yapısı söylem tarzını belirlemektedir. Hastalar ile tanıyı, hastalıkla ilgili tedavi ve seyri hakkında yapılan konuşmaları gözden geçirdiğimizde, anlatım ve tavırlarımızın hastaların ihtiyaçlarını karşılayıp karşılamadığını değerlendirebiliriz. Bu da iletişim becerileri konusunda eğitim almanın önemini ortaya koymaktadır. Halbuki halen hekim - hasta iletişimi standart tıp eğitiminin bir parçası olamamıştır. Bu yazıda kötü haber vermenin ideal şartları irdelenmiştir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Reviews |
Authors | |
Publication Date | November 14, 2011 |
Submission Date | November 14, 2011 |
Published in Issue | Year 2008 Volume: 71 Issue: 1 |
Contact information and address
Addressi: İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Dekanlığı, Turgut Özal Cad. 34093 Çapa, Fatih, İstanbul, TÜRKİYE
Email: itfdergisi@istanbul.edu.tr
Phone: +90 212 414 21 61