Anayasanın 160.maddesinde, Sayıştayın görevi, genel ve katma bütçeli idarelerin denetimi olarak belirlenmiş olup, yerel yönetimlerin Sayıştayca denetimi Anayasal bir zorunluluk değildir. Ancak, anılan maddede, Sayıştayın bu görevine, kanunlarla başkaca denetim görevlerinin de eklenmesine olanak tanınmıştır. Bu olanaktan yararlanılarak 832 sayılı Sayıştay Kanununun geçici 8.maddesiyle 1934 tarihli, 2514 sayılı Sayıştay Kanununa atıfta bulunulmak suretiyle yerel yönetimlerin Sayıştayca denetiminin devamı sağlanmıştır. Atıf yapılan 2514 sayılı Kanun ile 1927 tarihli 1050 sayılı Genel Muhasebe Kanununda, yerel yönetim hesaplarının “ikinci derecede” Sayıştayın denetimine tâbi olduğu belirtilmiştir. İkinci derecede denetimden kasıt, yerel yönetimlerin, öncelikle yetkili, seçilmiş organlarınca denetlenmesidir. Reform adı altında yakın zamanlarda çıkarılan Belediye Kanunu, İl Özel İdaresi Kanunu, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu, Kamu Yönetimi Temel Kanunu gibi yasalarda ise, Sayıştay denetiminin “ikinci derecede” olacağına dair herhangi bir hüküm yer almış değildir. Böylelikle, Sayıştayın yerel yönetimler üzerindeki denetimiyle klâsik bakanlık birimlerinin denetimi arasında fark kalmamıştır. “Reform kanunları” olarak adlandırılan kanunların bu yaklaşımı demokratik olmaktan uzak olup, 2000‟lerde çıkarılan bu kanunlar, 1920‟lerde çıkarılan kanunların da gerisine düşmüştür.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Publication Date | October 10, 2011 |
Published in Issue | Year 2005 Issue: 47 |