Cem Tezer geçtiğimiz Şubat ayının 27’sinde vefat etti. İçinde bulunduğumuz dönem oldukça garip. Cem hoca bu gariplikleri yaşayamadan, bu dönem için hikmetli ve belki de nükteli sözlerini söyleyemeden huzura erdi. Kendisi için açılan ve hâlâ aktif olan taziye defteri, kendisini bir vesile ile tanıyanları hem hüzünlendiriyor, hem de yüzlerde bir tebessüm hâsıl ediyor.
Hocayı lisans dönemimden (tek taraflı) tanımam, “et-tekraru ahsen velev kane yüz seksen” fehvasınca birden çok defalar aldığım kompleks kalkülüs ve geometri dersleri sayesindeydi. Esas tanışmamızı ise ortak merakımız olan Vidinli Hüseyin Tevfik’in bulunamayan bir kitapçığına borçluyum. Cem hocanın uzun bir süre aradığı ve bulmaya muvaffak olamadığı bir kitapçığı benim bulmuş olmam ve ardından pek de çekinerek bunu kendisiyle paylaşmam, kendisiyle ilk küçük sohbetim için bir bahane olmuştu. O anki heyecanımı tarif mümkün değildi. Kendisine yönelttiğim, “hocam neden bilim tarihiyle daha çok ilgilenmiyorsunuz?” sualine “benimkisi sadece tecessüs” diye cevap vermişti. Tecessüs kelimesinin hafsalamda gitgide yüceleşmeye başlaması sanıyorum bu an itibariyledir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Obituaries |
Authors | |
Publication Date | July 3, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 21 Issue: 2 |